asd
Ana SayfaMakaleYeşeren Teknoloji HaberYenilenebilir hapı Matrix yutar mı?

Yenilenebilir hapı Matrix yutar mı?

Neo yenilenebilir hapı mı yuttu yoksa yutturulan hapı mı?

Enerji tüketimi, CO2 emisyonları ve ekonomik büyüme: Etik ikilem

Ağırlıklı fosil yakıt kullananlara göre yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih eden ülkeler için yoksulluk, işsizlik ve kişi başına düşen gelirin (GSYİH) kayda değer bir artış göstermemesi, muhtemel bir sonuçtur.

Fosil yakıtlardan elde edilen enerjiyi kullanan ekonomiler daha büyük ve daha sürekli büyüme eğiliminde görünürken, rüzgar ve güneş enerjisinden elde edilen enerjiyi kullananlar yalnızca ekonomik büyümeyi arttırmak ya da geliştirmek için başarısız olmakla kalmaz, ekonomilerini durgunlaştırabilirler.

1971-2011 döneminde 106 ülkenin enerji tüketimi (ve alt bileşenleri), karbondioksit emisyonları ve reel GSYİH verileri derinlemesine incelenmesinden elde edilen sonuçlar, Webster Viyana Üniversitesi’nden önde gelen yazarlardan ekonomist Doç. Dr. Nikolaos Antonakakis‘e (Portsmouth Ünv. ziyaretçi araştırmacı) göre ciddi bir etik ikilem oluşturuyor. Toplam ekonomik büyüme ve enerji tüketimi arasındaki nedensellik iki yönlüdür.

Dr. Nikolaos Antonakakis

Dr. Antonakakis:

“Basitçe söylemek gerekirse, bir ülkenin tükettiği enerji arttıkça çevre kirliliği de o kadar artar ve o oranda ekonomisi artar. Ekonomi ne kadar çok büyürse o kadar çok enerji tüketir ve bu döngü böyle devam eder.

Bu, büyük sorunlar ortaya çıkarıyor: Daha düşük işsizlik ve zenginlik getiren ancak çevre için sürdürülemez olan yüksek ekonomik büyümeyi kim seçmez ki?

“Yoksa yüksek işsizlik ve yoksulluk içeren ve çevreyi kurtaran düşük ya da yatay ekonomik büyümeyi mi seçmeliyiz?”

Portsmouth Üniversitesi’nden Dr. Antonakakis ve meslektaşı Dr. Ioannis Chatziantoniou ve Bournemouth Üniversitesi’nde Dr. George Filis, çevre dostu enerji tüketim biçimlerinin ekonomik büyümeyi daha fazla geliştirebilmesi olasılığını incelemeye başladılar.

Yazarlar, yenilenebilir enerji üretimi için vergi kredileri ve yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulması için geri ödemeler de dahil olmak üzere yeşil enerjinin kullanılmasını teşvik etmek için tasarlanan yeni politikalar ışığında, çevre dostu enerji tüketim biçimleri ile de ekonomik büyümenin artacağını öngörüyorlar.

Dr. Antonakakis:

“Durumun böyle olmadığı ortaya çıktı.” dedi. Toplumların şu anda çevresel sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımlarını yeniden düşünmeleri ve birçok ülkedeki yenilenebilir enerji kaynaklarını iyi bir ekonomik büyüme elde etme ve sürdürmeye yardımcı olmak için güvenilir bir alternatif olarak teşvik etme yönündeki son gelişmelerin yararlılığını sorgulamaları gerektiğini düşünüyorlar.

Araştırmacıların 40 yıllık süre içindeki 106 ülke üzerinde topladığı verilere göre sonuçlar zenginlerden fakirlere tüm ülkelerde aynıydı.

Dr. Chatziantoniou:

“Çok düşündürücü bir sonuçtur ve hiçbir ülkenin veya devletin neden % 100 yenilenebilir enerjiye geçmeyi başaramadığını açıklamaya yardımcı olabilir”  ve “Yenilenebilir enerjinin faydalarından tam olarak nasıl yararlanacağımızı henüz öğrenebilmiş değiliz ve henüz bu bilgi seviyesine de tam sahip değiliz” dedi.

İncelenen ülkelerden herhangi biri dahi yenilenebilir enerjiyi teşvik edip yatırım yaparken iyi bir ekonomik büyüme gösterememiştir. Yazarlar, şu anda özellikle de üreten ve dolayısıyla çok fazla kirleten zengin ülkelerin çevreyi nasıl koruyacağımız ve denge sağlayacağımız üzerine sürdürülebilir toplumlar yaratmaları gerektiği görüşünde.

Dr. Filis:

“Ekonomik kaynakları ve işsizliğin artmasını feda etmeksizin sürdürülebilir bir geleceğe neden olacak ekonomik büyüme veya daralma gibi farklı paradigmaları düşünmeye başlamalıyız. “Ülkelerin eğitime yatırım yapmaları ve kurumların kalitesini artırmaları gerekir”. “GSYİH’nin refah için tek başına başarılı bir ölçüt olmadığı gerçeği toplumlar için artık bir dönüm noktası olmalı. “Çevreyi korumak için savaşanların umutsuzluğuna rağmen, bulgular küçük bir umut içeriyor.

Dr. Antonakakis:

“Bulgular, GSYİH’yi başarının ve zenginliğin önemli bir ölçüsü olarak kullanmamızı artık terk etmemiz gerektiğini gösteriyor.”

Yıllara göre GSYİH ve karbon emisyon değerlerinin karşılaştırılması

“GSYİH, yaşam standardını ölçer ama çevre kirliliğini, insanların evlerinde ve toplumlarında yapmış oldukları ücretsiz ödenekli çalışma saatlerini, yeraltı ekonomisini, malların ve hizmetlerin kalitesini göz önüne almaz ve ölçülmemiş ama yalnızca bir kaç faktör olarak adlandırır. Fakat bu parametreler refahımız için hayati önem taşımaktadırlar.

“Ölçtüğünüz şey yaptığınız şeyi etkiliyor ve doğru şeyi ölçmezsen doğru şeyi yapmazsın. Bu, kararlarını sadece GSYİH şartlarına dayandıran ekonomi politikalar için önemli sonuçlar doğurur” dedi.

Gerçek Gelişim Göstergesi ve İnsani Gelişme Endeksi de dahil olmak üzere, ekonomistler bir süre daha, başarıyı ölçmek için alternatif yollar arayacaklar gibi.

‘Hapı kim yuttu.’

Kaynaklar

1. “Energy consumption, CO2 emissions, and economic growth: An ethical dilemma”, http://dx.doi.org/10.1016/j.rser.2016.09.105

2. www.giseco.org

Dr. Zekeriya Doğruyol

Yorum Yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Son Yazılar

Son Yorumlar