Ana Sayfae-DergiSmart Güneş Teknolojileri ile Röportaj

Smart Güneş Teknolojileri ile Röportaj


Halil DEMİRDAĞHalil DEMİRDAĞ
   ♦ Boğaziçi Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği
   ♦ Smart Güneş Teknolojileri, CEO
   ♦ GENSED, Yönetim Kurulu Başkanı

 

S: Öncelikle sizi tanımak istiyoruz. Smart Güneş Teknolojileri olarak bizleri yaptığınız iş hakkında bilgilendirir misiniz?

C: Smart Güneş Teknolojileri, anahtar teslim Güneş Enerjisi Santral kurulum hizmetleri, GES yatırımları ve PV modül üretimi alanlarında gösterdiği faaliyetleriyle, ticari ve perakende kullanıcılarına geniş yelpazede güneş enerjisi çözümleri sunmaktadır. 2009 yılında kurulan ve merkezi İstanbul’da bulunan Smart Güneş Teknolojileri; 12 yıl gibi kısa bir sürede yurtiçinde ve yurtdışında 1000 MWp’den fazla GES projesine imza atmış, 350’nin üzerinde projeye teknik danışmanlık vermiş ve Avrupa’nın önde gelen entegre güneş enerjisi şirketleri arasındaki yerini almıştır. Smart Güneş Teknolojileri’nin Türkiye, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Almanya, İsviçre ve Ukrayna’da ofisleri bulunmaktadır. Faaliyet gösterdiği coğrafyalarda yenilenebilir enerji sektörünün lider kuruluşları arasına giren Smart Energy, 2016 yılında Çin devlet firması SUMEC’in güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren firması Phono Solar ile önemli bir stratejik ortaklık anlaşması imzalamıştır. Bu stratejik ortaklık sonucunda şirket, 2017 yılında Gebze’de 23.500 m² alan üzerinde kurulu üretim tesisi ile arazi ve çatı güneş enerjisi santrallerinde kullanılmak üzere kristal silikon hücre bazlı yüksek verimli fotovoltaik güneş panelleri üretmeye başlamıştır. Smart Energy, yıllık 1000 MWp üretim kapasitesiyle ürettiği yerli güneş panellerini; Almanya, İspanya, İtalya, Ukrayna, Avusturya, Bulgaristan, Gürcistan, Irak ve Yunanistan’a ihraç etmektedir. “Geleceğe değer” mottosuyla hareket eden Smart Güneş Teknolojileri, güneş enerjisi sektöründe etki yaratan büyümeyi farklılaşarak gerçekleştirmek, paydaş değerlerini gözeterek sürekli kurumsal gelişimi sağlamak, yerli üretime katkı sağlayarak ekonomik kalkınmaya destek olmak, yeşil bir gelecek hedefiyle dünya için değer üretmeyi hedefler.

S: Hangi tür paneller üretiyorsunuz? Smart Güneş Teknolojileri’nin ürettiği özel panellerinizden XT (XT Jenerasyon Half-Cut Big Cell Panel) tipi panellerinizin üretim aşamaları nelerdir? Diğer panellerden farkı nedir?

C: Gebze, Kocaeli’deki üretim tesisimizde arazi ve çatı güneş enerjisi santrallerinde kullanılmak üzere kristal silikon hücre bazlı yüksek verimli 440-460 W gücünde “XT Jenerasyon Bi-Facial Half-Cut Big Cell Panel” ve 395-405 W gücünde “Bifacial Half-Cut Big Cell Panel” fotovoltaik güneş panelleri üretilmektedir. Üretim aşamaları özetle;

  • Laminasyon öncesi işlemler (Cam/EVA yükleme, Hücre dizme, Autobussing, EVA/Back sheet kaplama, EL kontrol),
  • Laminasyon,
  • Laminasyon sonrası işlemleri (Trimming, Dış görsel, Çerçeve montaj, JB bağlantısı, kürleme, Elektriksel testler, Final EL ve Kontrol) dir.

Yeni jenerasyon XT panellerin diğer panellerden farkları;

  • Yeni jenerasyon XT paneller, hem multi-busbar (MBB) hem de half-cut olması sayesinde elektriksel kayıpları minimuma indiriyor.
  • 450 W’lar mertebesinde standart güç çıkışı olan paneller, half-cut yapısı sayesinde gölgelenme kayıplarının etkisinin azalmasını sağlıyor ve saha verimliliğinin artışına olanak tanıyor.
  • Panellerde busbar mesafelerinin kısalması ile oluşabilecek mikro kırıklar, panellerin güç düşümü üzerindeki etkisini düşürüyor.
  • Yeni jenerasyon XT paneller ile dış etkenlerden ötürü oluşabilecek problemlerin etkisi azaltılıyor. Smart Güneş Teknolojileri bu sayede ürettiği bu panel dizaynı ve teknolojisi ile müşteri yatırımlarını güvence altına almış oluyor.

S: Bugüne kadar güneş panellerini, güneş santrallerinde, güneş tarlalarında ve çatılarda görmeye alıştık. Michigan Üniversitesi’nde teknik olarak çalışılmış şeffaf güneş panelleri ile farklı kullanım alanlarının da ortaya çıkabileceği görülmüştür. Türkiye’de bu panellerle ilgili yürütülen çalışmalar var mı? Bu konuda çalışmalarınız mevcut mu? Yöneleceğiniz bir hedef olur mu?

C: Michigan Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar yaklaşık 10 yıl önce ilk olarak yayınlandı ve sonrasında Sanyo tarafından ticarileştirilmeye çalışıldı; lakin ne yazık ki verim düşüklüğü yüzünden pazarda istediği yeri bulamadı. Bu araştırmalar hâlâ devam etmekte ve %12 civarı verimliliklere ulaşılmış durumda. Lakin bu hâlâ normal c-Si teknolojisine ait panellerin verimliliklerinin çok altında. Bizim düşüncemiz bu teknolojilerin bir yandan geliştirilmeye devam edeceği ama c-Si teknolojisinin farklı uygulamalarda yerini diğer teknolojilere bırakmayacağı yönünde. Bizim de tabiki konularla ilgili takibimiz devam edecek.

S: Dünya’da elektrik üretiminde termik santrallerin hala yaygın olarak kullanıldığı bilinmekte. Dünya çapında termik santral sayılarının azaltılması hatta AB ülkelerindeki gibi tamamen ikincil plana itilmesi için neler yapılabilir?

C: Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Word Energy Outlook 2020 raporunda politika niyetlerini ve halihazırda açıklanan hedefleri yansıtan merkezi senaryosunda, yenilenebilir enerjilerin 2025 itibarıyla elektrik üretmenin birincil yolu olarak kömürü geride bırakmasının beklendiğini belirtiyor. Dünyadaki toplam rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesinin 2023’te dünyadaki toplam doğal gaz kapasitesini, 2024’te de toplam kömür kapasitesini aşması bekleniyor. 2025’te, yenilenebilir enerji dünyadaki en büyük elektrik üretim kaynağı haline geleceği ve bu bağlamda kömürün son 50 yıllık konumunu elinden alacağı öngörülüyor. Paris İklim Anlaşması’nın içerdiği küresel sıcaklık artışının 1,5 °C ile sınırlanabilmesi hedefi için Avrupa Birliği’nin emisyonlarını 2030’a kadar her yıl %7,6 oranında düşürmesi gerekiyor. Yenilenebilir enerjinin büyümesinin arkasında maliyetlerin düşmesinin yanı sıra AB Yeşil Mutabakat çağrısının yayınlanması, iklim krizine dair farkındalığın artması, kamu ve özel sektörde düşük karbonlu ekonomiye geçiş için çalışmaların ivme kazanması bulunuyor. Dolayısıyla kesinlikle geleceğimizin yenilenebilir enerji ve sürdürülebilirlik çerçevesinde şekilleneceğine inanıyoruz.

S: Bir röportajınızda “Güneş, Türkiye’nin doğalgaz faturasını 550 milyon dolar düşürdü” demişsiniz. Güneş enerjisine yapılan yatırımlar Türkiye’yi dışa bağlı bir ülke olmaktan çıkarabilir mi?

C: Evet, Enerji Tasarrufu Haftası nedeniyle 2019 yılında böyle bir hesaplama yapmış ve paylaşmıştık. Şimdi ise rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Güneş enerjisi sektörü olarak ülke ekonomisine katkımız o günden bu yana çok daha fazla arttı. Rakamlar her 1.000 MW GES’in (Güneş Enerjisi Santrali) 110 milyon dolarlık doğalgaz ithalatını önlediğini gösteriyor. 2019 yılında güneş enerjisi sektörünün kurulu gücü 5.000 MW seviyesindeydi. Şimdi ise bu kurulu güç yaklaşık 6870 MW civarında ve sektörümüz doğal enerji kaynağı olan güneşten ürettiği elektrik ile ülke kaynaklarının dışarıya gitmemesine daha fazla katkıda bulundu. Biz sektör olarak güneş enerjisinde toplam kapasitemizin 2023 yılında 16 bin MW seviyesine ulaşmasını istiyoruz. Ülkemize 10 bin MW daha güç kazandırdığımızda yılda 1,1 milyar dolar cebimizde kalacak. Güneş gibi yenilebilir enerji kaynaklarının payı arttığında ülkemiz hem ekonomik olarak daha kârlı olacak hem de enerjide daha az dışarı bağımlı olacak. “Enerji bağımsızlığı” diye çok önemli bir kavram var. Bugün pek çok ülke enerji bağımsızlığını kazanabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük yatırımlar yapıyor. Türkiye de bu konuda son 5 yılda çok önemli bir ilerleme kaydetti. Ancak bundan sonrasında çok daha büyük adımlar atmalı, hatta hedeflerimize doğru koşmalıyız. Biz güneş enerjisi sanayicileri ve yatırımcıları olarak ülkemizin hizmetindeyiz. Güneş enerjisi konusunda hem coğrafi avantajımız var hem de yetişmiş insan gücümüz ile fark yaratabiliriz. Bütün bunların yanı sıra güneş enerjisinde yatırım maliyetleri oldukça düştü. Biz zaten güneş zengini bir ülkeyiz. Bu şansımızı iyi kullanmalıyız. Türkiye Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası’na (GEPA) göre; Türkiye’nin yıllık toplam güneşlenme süresi 2.737 saat, günlük ise 7,5 saat. Almanya’nın ise yıllık 1.600 saat güneşlenme süresi var. Yani Almanya’dan yaklaşık yüzde 70 daha avantajlıyız. Ne var ki, onlar güneş enerjisi konusunda çok daha büyük yatırımlara sahipler. Ülkece o seviyelere gelmemiz için enerji konusunda bakış açımızı değiştirmeli ve güneşe ağırlık vermeliyiz. Bunun için, ülkemizin geleceğini temsil eden sizin gibi gençlere büyük işler düşüyor. Sizlerin yeşil enerji konusunda daha bilinçli ve daha duyarlı olduğunu biliyorum. Gençlerimizin yeşil enerjiyi sahiplenmeleri gelecekte ülkemizin güneş gibi yenilebilir kaynaklardan daha çok yararlanmasını ve ülkemizin enerji bağımsızlığını elde etmesini sağlayacaktır. Ayrıca küresel iklimlendirme açısından da önemli katkıları olacaktır.

S: Esnek güneş panelleri üretimi hakkında dünyadaki gelişmeler nelerdir? Türkiye bu tip panelleri üreterek güneş enerji sistemlerinde öne çıkabilir mi?

C: Güneş panellerinin kullanım alanı gün geçtikçe artmaktadır. Türkiye’de Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa kampüsünde Yıldız Teknopark’ta bulunan Yalçın Enerji firması dünyanın ilk ve tek katlanılabilir gerçek perde görünümüne sahip güneş panellerinin (solar curtain) patentini almış olup, 2019 yılından beri seri üretimi ile ihracatına başlamıştır. Silikon güneş panellerinin haricinde güneş enerjisi sektöründe birçok yeni atılımlar yapılıyor. Bu gelişmelerin başında mimarilere, kullanılan mobilyalara, kıyafetlere, mobil cihazlara entegre güneş enerjisi sistemleri, gelecekte artarak büyük bir pazar payına sahip olacaktır. Türkiye’de güneş endüstrisinde de küçük ve büyük ölçekli firmalar bu pazarda yer alıyor. Gelecek dönemde elektrikli araçlar ve akıllı şehirlerde bulunan dağıtık enerji santralleri için verimliliği yüksek ve daha küçük alanlara entegre güneş panelleri büyük bir pazar payına sahip olacağından yurtiçinde bu yönde çalışmaların artırılması gerekmektedir.

S: 26 Şubat 2021 tarihli Güneş Enerjili İnsansız Hava Araçları (İHA) makalemizde İngiliz BAE System gibi birçok şirket ve devletlerin güneş enerjili İHA sistemlerini konu edindik. Hatta XSUN şirketi, tam otonom SolarXONE adını verdiği insansız hava aracının ilk prototipini 2019 Uluslararası Paris Havacılık Fuarı’nda tanıttı. Bu stratejik alanda Türkiye’de herhangi bir firma plan üretmekte midir veya Solar Energy olarak süregelen çalışmalarınız bulunmakta mıdır?

C: Dünyada uydularda, uzay araçlarında kullanılan güneş enerjisi panellerinin Türkiye’de de kullanımı yaygın hâle gelmiştir. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın desteğiyle ulusal politika gereği yerli tasarım sistemlerin desteklendiği Mini, Taktik, MAE sınıflarındaki insansız hava araçlarında güneş panellerinin kullanımı yaygınlaşmaktadır. Sisteme örnek olarak TAN100 Güneş Panelli İnsansız Hava Aracı geliştirilmiştir. Bunun yanı sıra Türkiye’de Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi üniversitelerde de Güneş Enerjili İHA’lar için tasarımlar yapılmaktadır. TK3 Teknik Ltd Şti, TÜBİTAK TEYDEP’ten aldığı destek ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversite’sinde güneş enerjisi ile çalışan %100 yerli İHA geliştirmiştir. Smart Güneş Teknolojileri olarak elektrikli araçlar için güneş paneli tasarımı konusunda iki üniversite ile iş birliğimiz bulunmakta olup, kısa vadede İHA’lar için de adapte edilebilecek projeler geliştirmekteyiz.

S: Türkiye’de yenilenebilir enerjinin kurumsal ve sektörel yeri nedir? Yenilenebilir enerji sektörel ve kamu olarak farklılaşıyor mu? Farklılaşma mevcut ise bu durum hakkında ayrıntılı bilgi paylaşır mısınız?

C: Dünya büyük bir enerji dönüşümü gerçekleştiriyor. Bu dönüşümün merkezinde, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuzlukların önüne geçmek yer alıyor. Shura Enerji Dönüşüm Merkezi’nin yayınladığı “Türkiye’de Enerji Dönüşümü ve Özel Sektörün Rolü” başlıklı rapora göre; 2012’den bu yana her yıl, yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artış diğer bütün kaynaklardaki kurulu güç artışından daha fazla oldu; bu dönemdeki toplam kurulu güç artışının yarıdan fazlası yenilenebilir kaynaklardan oluştu. Türkiye’nin enerji alanındaki gelişimini incelediğimizde olumlu yönde birçok ilerleme kaydedildiğini görüyoruz. Devlet politikalarının parçası haline gelen sürdürülebilirlik ve verimlilik kamu kurumları ve düzenleyici otoritelerin stratejik planlarında somut olarak yer alıyor. Ülkemizde Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) ile yenilenebilir enerji sektörüne yönelik destekler sağlanıyor. Bu bağlamda sektörümüzdeki yatırımcılara 10 yıl boyunca belirlenen fiyattan alım garantisi veriliyor. Özel sektör de artan yenilenebilir enerji yatırımlarıyla dönüşüm sürecine önemli katkı sağlıyor. Enerji dönüşümüne ilişkin gelinen noktada ve geleceğe dair planlarda ortaya çıkan önemli bir husus da bu dönüşümde aktörlerin nasıl rol aldığı ile ilgili. Küresel ölçekte bu dönüşümde devletlerin ve devlet kurumlarının büyük ölçüde politika ve hedefleri belirleyen, özel sektör paydaşlarının da bu doğrultuda dönüşümü gerçekleştiren aktörler olduğunu görüyoruz. Türkiye’de ise ana aktörün özel sektör olduğunu düşünüyoruz. Bu rolün doğru tanımlanması, doğru bir yönelim ve sabırlı bir çalışma ile Türkiye’de bir enerji dönüşümü başarı hikâyesi yaratılması mümkün. Enerji değer zinciri içinde yer alan ve enerji ile doğrudan ilgilenen özel sektör paydaşlarının yanı sıra, enerjinin tüketicisi konumundaki ticari ve endüstriyel işletmeler, finansman sağlayan kurum ve fonlar, teknoloji ve yenilikçilik üzerine çalışan girişimciler de enerji dönüşümü içinde rol aldığı takdirde bütünsel bir başarıya ulaşmak mümkün olabilecek. Enerji dönüşümündeki farklı paydaşlar, bunların birbirleriyle olan ilişkileri ve özel sektörün rolü.

S: Dünyayı en çok kirlettiği düşünülen ülke olan Çin 2010 yılında güneş enerjisinin 1 kw/h’lik enerji için 0,3 dolara yakın ödeme yaparken 2019’da maliyeti 0,05 dolara düşürmüştür (Türkiye: 0,08 dolar). Bu maliyetlerin nereye kadar düşeceğini görüyorsunuz? Türkiye veya Dünya bazında maliyetlerin düşüşü ile tamamen güneş enerjisine geçilebilir mi?

C: Geçmiş yıllarda ekonomisi güçlü devletler güneş enerjisinin stratejik önemini öne çıkartacak şekilde bu yatırımları maliyetleri yüksek olmasına rağmen farklı teşvik mekanizmalarıyla desteklediler. Son yıllarda gerçekleşen teknolojiye bağlı maliyet düşüşleri ise bu yatırımların gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaşmasına olanak sağladı. Önümüzdeki dönemde teknolojik gelişmelerin üretim maliyetlerini düşürmede sınırlı kalacağı öngörülmekte ve de GES maliyetlerinde emtia fiyatlarının belirleyici olacağı düşünülmekte. Türkiye ve Dünya bazında devletlerin tek bir enerji kaynağına bağlı olmayı stratejik olarak tercih edeceklerini düşünmemekle beraber, güneşin ağırlığının büyük bir hızla artacağına inanıyoruz.

S: Son zamanlarda güneş enerjisine yapılan yatırımlarla artacak atık güneş panel sayısı veya ömrünü tamamlamış panellerin doğaya ne gibi zararları vardır? Daha önce ele aldığımız ‘Güneş Panellerini Ne Zaman Yemeye Başlıyoruz!’ makalemizde kullanım ömrünü tamamlayarak atık hale gelen panellerin dönüştürülerek yeniden doğaya kazandırılmasının öneminden bahsettik. Peki, doğaya verilen bu tür zararların önüne geçmek için Dünya’da ne gibi yaptırımlar bulunmaktadır? Sizce bunlar yeterli mi?

C: Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) yaklaşık otuz yılda küresel güneş paneli atığının 78 milyon ton gibi yüksek bir seviyede olacağını öngörmektedir. Çalışma ömrünü tamamlayan güneş panelleri, düzenli depolama alanlarında e-atık olarak depolanmaktadır. Son yıllarda IRENA ömrünü tamamlamış güneş panellerinin geri dönüşümü için farklı teşvik planlamaları yapmaktadır. IRENA ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) güneş panellerinin geri dönüşümünün, 2050 yılına kadar tek başına 15 milyar dolarlık sanayi olma potansiyeline sahip olacağını açıklamıştır. Ayrıca yapılan çalışmalarda panel atıklarının geri dönüşümü, üretilecek yeni paneller için hammadde potansiyeline sahip olmaktadır. Günümüzde, 1990-2000 yılları arasında üretilen güneş panellerinin kullanım ömürlerinin sonuna yaklaşılmaktadır. Farklı panel teknolojileri gelişmekte olsa da piyasayı domine eden panellerin ana bileşenleri; silikon, alüminyum ve camdır. Doğru şekilde ayrıştırıldığında bu bileşenlerin geri dönüşümü sağlanıp yeni paneller için hammadde kaynağı olmaktadır. Avrupa’da bulunan PV Cycle Grubu, silikon paneller için %96 geri dönüşüm oranına sahiptir. %100 geri dönüşüm için ise çalışmalar yapılmaktadır. Amerika’da Güneş Enerjisi Endüstrisi Birliği (SEIA), SunPower, Panasonic ve Trina Solar gibi panel üreticilerine uygun maliyetli panel geri dönüşüm ağı geliştirmektedir. En yüksek kurulu kapasiteye sahip ilk dört ülkeden üçü ise (Amerika, Japonya, Çin) panel atıkları için herhangi bir ulusal yasaya sahip değilken, Avrupa Birliği, tüm panel tedarikçilerinin eski paneller için toplama ve geri dönüşüm maliyetlerini finanse etmesini şart koşmaktadır. Silikon güneş panelleri geri dönüşüm çalışmaları henüz politikalar oluşturulmasa da yapılmaya başlanmıştır. Ne var ki güneş panellerinde verimliliğin yükseltilmesi için 2. ve 3. nesil güneş paneli teknolojileri gelişmekte olup, özellikle 3. nesil güneş panellerinde toksik maddeler kullanıldığı için önemli geri dönüşüm uygulamaları ve politikalarının tamamen yeşil bir enerji için öngörülmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.

S: Dünyanın gündeminde olan yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının başladığı günden beri Smart Güneş Teknolojileri çatısı altında ne tür olumlu/olumsuz gelişmeler oldu?

C: Smart Güneş Teknolojileri olarak, biz dış dünyayı yakından takip eden, dünyanın birçok yerinde faaliyet gösteren bir grup olarak, tehlikeyi çok önceden gördük ve hemen ona göre önlemlerimizi aldık, diyebiliriz. Sağlık Bakanlığı’nın ve ilgili mercilerin uyarıları doğrultusunda ilk günden itibaren ekstra önlemler alarak, tüm çalışanlarımızı bilgilendirdik, üretim süreçlerimizi bu olağanüstü döneme göre organize ettik. Bir yandan çalışanlarımızı korumak, diğer yandan da üstlendiğimiz işleri aksatmamak için gerekli aksiyonları aldık. Salgın tehdidine yönelik toplum sağlığını koruma çalışmalarına destek olmak amacıyla Smart Güneş Teknolojileri ailesi olarak, çalışma sistemimizi ona göre revize ettik. Hassasiyetle yürüttüğümüz bu çalışmalar doğrultusunda hiç ara vermeden üretime devam ettik. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı normalleşme süreci doğrultusunda tüm birimlerimiz kademeli olarak fabrikamıza ve ofislerimize dönerken, maske ve sosyal mesafe gibi elzem kurallardan da asla taviz vermedik, vermemeye devam ediyoruz. Bu arada pandemi önlemlerini en üst seviyede uygulayarak hem faaliyetlerimizi sürdürdük hem de 2020 yılını bir yapılanma yılı olarak değerlendirdik. Yeni üretim hattımızı devreye alarak, yeni nesil panel üretimine ağırlık verdik ve gelecek planlarımızı gözden geçirdik. Bunun sonucu olarak 2021 yılında, pek çok yeni uygulamayı devreye almaya hazırlanıyoruz. Ancak bildiğiniz gibi Covid-19 pandemisi, birçok sektörü etkiledi. Bütün sektörler iç içe olduğu için bu pandemi sürecinin güneş enerjisi sektörüne de yansımaları oldu. Pandemi nedeniyle 2020 yılı için planlanan güneş enerjisi yatırımlarının bir kısmı ertelendi. Covid-19 nedeniyle küresel tedarik zincirindeki aksamalara bağlı olarak birçok projede gecikme yaşandı. Bu nedenle, 2020’de devreye alınan güneş enerjisi kurulu gücünün artışında bir önceki yıla göre yavaşlama oldu, 1.500 MW’lık yatırım öngörülürken bunun ancak yarısı kadarı gerçekleşti. Bu artışla Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesi geçen yıl sonu itibarıyla 6.667 MW’a ulaştı. Bu rakamları paylaşırken şuna dikkat çekmek istiyorum: Güneş enerjisi sektörü 2020 yılında Covid-19’un tüm olumsuz yansımalarına karşın büyümesini sürdürdü. Bundan sonra da büyümeye devam edecektir.

Röportaj: Büşra Elif Malkoç, Seray Kader Kurtoğlu

Yorum Yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Son Yazılar

Son Yorumlar