Ana Sayfae-DergiProf. Dr. Engin ÖZDEMİR ile Röportaj

Prof. Dr. Engin ÖZDEMİR ile Röportaj


Prof. Dr. Engin Özdemir

Engin Özdemir

♦ Kocaeli Üniversitesi, Enerji Sistemleri Mühendisliği
♦ Doktora: Kocaeli Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektrik Mühendisliği Anabilim Dalı 1998.
♦ YL: Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektrik Mühendisliği 1994.

Röportaj

S: Merhabalar, biz Yeşeren Enerji Dergisi gönüllüleriyiz.

C: Evet

S: Birkaç soru sormak istiyoruz, Enerji Sistemleri Mühendisliği’nden bir akademisyenle röportaj yapmanın mutluluğuyla buyurun sorularımız, sizin için uygunsa tabii ki.

C: Uygundur.

S: Röportaj esnasında fotoğraf çekebilir ve ses kaydı alabilir miyiz ?

C: Olur.

S: Hibrit Enerji Depolama Sistemi” ile ilgili bir projeniz dikkatimiz çektiği için bir röportaj yapmak istedik oradan başlayabilir miyiz ? Kendinizi biraz tanıtabilir misiniz ? Neden enerji ile ilgileniyorsunuz ?

C: Ben, Profesör Doktor Engin Özdemir. Kocaeli Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesiyim. Enerji Sistemleri Mühendisliği bölümü Kocaeli Üniversitesinde Teknoloji Fakültesi bünyesinde bulunmaktadır. Aslında Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümü mezunuyum. Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi kurulurken mühendislik fakültemizde olmayan “Hibrit Bölümleri” kurmayı tercih ettik. Enerji Sitemleri Mühendisliği de böyle hibritli bir bölüm aslında. Elektrik ve Makine Mühendisliği arakesiti bir bölüm bizim üniversitede. Dünyada Kimya ve Çevre ile ilişkili olan yerler de var. Bizimde Makine ve Elektrik ağırlıklı bir kurgumuz söz konusu. Ve orada Makine, Elektrik mühendisliği ve Teknik Eğitim kökenli arkadaşlarımız ile dersler veriyoruz.


S: Yurt dışındaki üniversitelerle çalışmalarınızın size nasıl katkısı oldu ? Sizce enerji konusunda Türkiye Dünya’da hangi konumda ?

C: 2007 yılında 9 ay kadar Amerika’da bulundum. TÜBİTAK bursu ile gitmiştim o sırada. Güç elektroniği çalıştım orada. Daha sonra 2013 yılında YÖK bursu ile 2 ay boyunca Amerika’da bulundum. Bunlar dışında çeşitli kongreler veya turistik seyahatler vasıtası ile çeşitli ülkelerde bulunma fırsatım oldu. Türkiye aslında bu anlamda yenilenebilir enerji konusunda dünyaya baktığımızda başlangıç noktasında iyi konumda. Dünyada yenilenebilir enerji kaynakları biraz daha hızlı ilerliyor.

Türkiye bunu biraz geriden takip ediyor gibi gözükmekle birlikte yenilenebilir kaynakların fiyatlarının azalması sonucunda biz şanslı bir durumdayız. Çünkü 10 yıl önce kuracağımız bir tesisi şimdi kurduğumuz da yenilenebilir kaynaklarda bu fiyatlar neredeyse yarı yarıya düşmüş durumda. Dolayısıyla şimdi kuracağımız tesisler 10 yıl öncesine göre çok daha ucuz olacak.  Ama orada elektrik üretiminde herhangi bir yakıt masrafı olmayacağı için elektrik üretimleri çok ucuza gelecek. Bu açıdan geç kalmış olmak gayet avantajlı bir sonuç oldu. 2013 yılından itibaren enerji kaynaklarının şebekeye elektrik olarak aktarılması mümkün bunun önünün açılması ile birlikte de yenilenebilir kaynakların giderek artacağını düşünüyorum ülkemiz açısından.

S: Türkiye’nin enerji açısından durumu nedir ? Öz kaynağımız kendi ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek potansiyelde mi ?

C: Dışa bağımlılığımız bir gerçek tabi enerjide dışa bağımlıyız. Birçok ana kaynağımızı yurtdışından ithal ediyoruz. Öz kaynakta işte yer altındaki kömürümüz var kullandığımız su var. Ama bunlar da sürdürülebilir kaynaklar değil. Çünkü biliyorsunuz sürdürülebilirliğin tanımı, kendi ihtiyaçlarımızı gidermek için geleceğe yönelik yatırımlar yapmamız gerekir. Biz eğer çocuklarımızın kullanacağı kaynakları şimdi tüketirsek dolayısıyla çocuklarımız için hiçbir kaynak kalmayacak. Bu da sürdürülebilir bir çözüm olmuyor. Yani şu an da toprak altındaki kömürü çıkartıp yaktığımızda çocuklarımızın ilerde kullanacağı kömürü biz kullanmış oluyoruz. Aynı şey su için de geçerli aslında. Dolayıyla sürdürülebilirlik açısından yenilenebilir kaynakları kullanmakta yarar var. Bu amaçla da ülkemizde güneş olsun rüzgâr olsun iyi bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Yenilenebilir kaynaklarla enerji ihtiyacımızın büyük bir kısmını gelecekte karşılamamız mümkün.

S: Hibrit enerji depolamanın yaygınlaşması ile petrole olan ilginin azalacağını düşünüyor musunuz? Petrol fiyatlarının düşmesi bu alanda yapılan araştırma maliyetlerini azaltır mı ?

C: Maliyeti azaltacağını düşünmüyorum. Bunlar geçici durumlar petrolün yüz dolar olduğu günleri de hatırlıyoruz. Bazı siyasi, politik nedenlerle dalgalanmalar olabiliyor fiyatlarda ama araştırmalar bunlara bağımlı değil biliyorsunuz. Araştırmalar yeni şeyleri ortaya çıkarmak adına yapılıyor. Fiyatlara bakılmadan yapılıyor araştırmalar. Bizde şu anda hibrit enerji depolama çalışması üzerinde yoğunlaştık. TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında batarya ve ultra kapasitörden oluşan bir depolama sistemi geliştirmeye bunların senaryolarını oluşturduk. Bu kapsamda iki tane doktor bir tane de yüksek lisans öğrencisi projede görev aldılar. 

S: “Yeni bir Enerji Laboratuvarı Altyapı Geliştirme” adlı projeniz ile laboratuvarı beklentileriniz doğrultusunda kurabildiniz mi ?

C: Bölümümüz de yenilenebilir enerji kaynakları laboratuvarımız mevcuttu orada daha önceki yıllarda geliştirdiğimiz bazı sistemler vardı. Daha amatörceydi. Bu proje ile altyapıyı biraz daha zenginleştirdik. Yeni cihazlar aldık. Güneş, rüzgar, yakıt pili konularında öğrencilerimize artık deneysel uygulamalar yaptırabiliyoruz. Benim şöyle bir uygulamam var. Lisans derslerindeki uygulamaları öğrencilerin kendi gönüllü çalışmalarıyla bir yüksek lisans öğrencisi gözetiminde 4-5 kişilik bir ekip oluşturdum. Bu lisans dersi alan öğrenciler aslında ama onlar dersin dışındaki vakitlerinde,  mesela haftada bir gün, bir-iki saat boyunca her hafta çalıştılar. Bu deney setlerini çalıştırdılar. Orada deneyler geliştirdiler ve daha sonra sınıfa sunumlar yaptılar. Böylece tüm sınıfın o laboratuvarı kullanma imkânı olmuş oldu. Bazı öğrenciler ise laboratuvar imkânlarını kendileri kullandıkları için işi daha iyi öğrendiler tabi ki. 

S: Röportaj sonrasında soracaktım, ama konu açılmışken sorayım. Biz dergi gönüllüleri olarak Fizik hocamız Dr. Zekeriya Doğruyol’un danışmanlığında projeler yapıyoruz. Yakın zamanda laboratuvarınızı ziyarete gelebilir miyiz ?

C: Tabi mümkün. Bize hocanız eşliğinde bir resmi yazı yazarsanız zaman belirlenir sizleri ağırlarız. Laboratuvarımızda bir hocamızın geliştirmiş olduğu sistemler de var onları da görürsünüz.


S: Teşekkür ederiz şimdiden. Fotovoltaik sistemlerde verimin düşük olmasında asıl etken güneş pilindeki aktif malzemenin yeterli ölçüde elektron üretememesi. Verimlilik bu yüzden %25’i geçmezken bu sistemleri depolanması güç yönetimi konuları üzerinde çalışma yapmak sizce bilimsel olarak doğru mu ?

C: Zaten biz bu yöne yöneldik. Çünkü fotovoltaik sistemlerin geliştirilmesi aslında fizikçiler ve başka temel bilimcilerin işi. Biz fotovoltaik güneş panellerinin kendisiyle ilgilenmiyoruz, fotovoltaik sistemlerin ürettiği elektrikle ilgileniyoruz. Bu elektriği daha verimli bir şekilde nasıl kullanabiliriz. Şebekeye nasıl aktarabiliriz. Depolayarak ama verimli şekilde depolayarak optimize nasıl ederiz biz bunun üzerine çalışıyoruz, bu da doğru bir yöntem aslında. Böylece elektriği daha verimli kullanarak daha etkin bir şekilde elektrikten faydalanmış oluyoruz.

S: TÜBİTAK’tan burs ve ödüller almışsınız. TÜBİTAK’ın Türkiye’nin enerji darboğazına olabilen veya olabilecek yapısıyla yenilebilir enerji alanında bilim adamlarına yeterli katkı sağladığını düşünüyor musunuz ?

C: Evet, son yıllarda bu destekler açıkçası çok arttı. Örneğin ben 2007 yılında TÜBİTAK’ın bursu ile Amerika’da bulundum. 9 ay kaldım ve o 9 ay bana çok şey kattı açıkçası. Çalışmalarımızı ivmelendirdi. Ardından doçent oldum, şimdi profesörüm. Onun dışında TÜBİTAK’ın şu anda da sunduğu birçok araştırma desteğinin yanında burs programı da var. Örneğin benim şu anda iki tane öğrencim öncelikli alanlar programına başvurdular eğer bu programdan burs alırlarsa öncelikli alanlarda tezlerini hazırladıkları için TÜBİTAK onlara para veriyor. Bu para da çalışan öğrenciler için gayet makul bir değerde. TÜBİTAK öncelikli alanlar programı vasıtasıyla belirli alanları Türkiye’nin öncelikli alanları olarak belirlenmiş alanlar bunlar enerji depolama yenilenebilir kaynaklar bunlar arasına giriyor, bu kaynaklara yönelik çalışmaları da otomatik olarak desteklemiş oluyor. Bunlar aslında güzel faaliyetler umarım bunlar artarak devam eder.

S: Sizce enerji verimliliğinde “KOBİ’lerde Enerji Verimliliği” projesi Türkiye’ye nasıl bir yarar sağlar ?

C: Biz bu çalışmada, sunumda da bugün anlatacağım zaten Kocaeli’nde Halk Bankası, Kocaeli Sanayi Odası ve Kocaeli Üniversitesi birlikte bir protokol yaptık. 2014 yılında bu protokol kapsamında Kocaeli Sanayi Odası üyesi sanayi kuruluşlarına, bunlar KOBİ’ler de oluyor enerji verimliliği Check upları gerçekleştirmiştik. Bu kapsamda eğitim düzenledik öncelikle firmalara bu konuyu anlattık, bu eğitimlerde onlara değişik formlar dağıttık. Enerjilerini izlemeye yönelik bu formları inceledikten sonra banka ile birlikte kuruluşları seçtik. Bu kuruluşları ziyaret ettik. Onların enerji fotoğrafını çektik aslında onlara birer rapor gönderdik banka vasıtası ile bu raporda da onların enerji altyapılarını yapılabilecek potansiyel imkânları gösterdik. Herhangi bir ölçüm yapmadık sadece firmayı ziyaret ettik onlarla karşılıklı diyaloglar yoluyla hangi alanlarda ne tür enerji tasarruflarının mevcut olduğunu neler yapabileceklerini şu andaki enerji tüketimlerinin ne olduklarını ortaya koyup Halk Bankası’nın sunduğu bazı krediler var. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiye yönelik. Onlar hakkında hem bilgilendirdik hem de enerji verimliliği alanında firmalara katkı sağlamaya çalıştık. Ve projemizi de geçen yıl bu şekilde tamamlamış olduk.

S: Sizce enerji için yapılan projeler, konferans ve seminerlerin ülkeye katma değer olarak dönüşü oluyor mu ? Bu dönüş için lisans öğrencileri sizlerce yeterli bulunuyor mu yoksa sadece bu çalışmalar doktor öğrencisi ve sonraki aşamalarda mı kalıyor ? Neden daha temele inilmiyor ?

C: Evet, tabi bunlar çok güzel. Bu tür etkinlik olmasaydı biz bir araya gelmeyecektik ve konuşamayacaktık. Birçok şeyi bugün ben de dinledim birçok katılımcılar da dinlediler öğrendiler. Bir etkileşim oldu, insanlar birbirleriyle konuştular ve bilgi alış verişinde bulundular ve bunlar çok önemli. Tabi lisans öğrencileri de etrafta çok göremedik, açıkçası sizden başka. Ben bu açıdan sizin yaptığını çalışmaları takdir ediyorum. Teşekkür ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum.

Röportajı Yapanlar: Ayşegül Ece YILMAZ, Aslıhan AVŞAR ve Yakup KATKAT

1 Yorum

Yorum Yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Son Yazılar

Son Yorumlar