Yapay çevre şartları oluşturma, iklim değişikliklerini azaltma çalışmalarında daha fazla araştırmanın ve politikanın odağı olmuştur. Binaların iklime adaptasyonu yeterince dikkate alınmazsa, günümüzde inşa edilen yapılar, ömürleri boyunca büyük ihtimalle geliştirmelere gerek duyacaktır. İklim odaklı bina tasarımlarında yapının uygunluğunu değerlendirmek için kalıplaşmış bir sistem veya standart bulunmamaktadır ve daha ayrıntılı bir kılavuza ihtiyaç duyulmaktadır. Coğrafi olarak farklı konumlarda bina sürdürülebilirlik değerlendirme metotlarının (İngiltere, Avusturya, Amerika) gözden geçirilmesi ile iklim değişimine uyum ve sera gazı emisyonlarını azaltma gibi hedeflerin yakalanması daha olasıdır1.
Amie: “Bu yatırımı yapan kişilere, en yüksek oranda sürdürülebilirlik seviyesi verilse de, kalkınma kapsamında iklim tehlikelerini değerlendirilip değerlendirilmediğini ve bu duruma göre hareket edilip edilmediğini bilmemiz oldukça zordur” demiştir2.
Yapıları değerlendiren üç araçtan biri olan BREEAM’ın (İngiltere), termal konfor ve su kullanımı gibi kriterlere entegre edilen iklim değişikliği senaryolarına en çok uyum sağlayan araç olduğu belirlenmiştir. Ek olarak, iklim değişikliğinin ana tasarım süreci üzerindeki çok yönlü etkisini tanıyan bağımsız bir öngörüye sahiptir. Bununla beraber, gelecekte yaşanılacak iklim değişikliğinin enerji kullanımı ve karbon emisyonunun azaltılması hedeflerinin bir parçası olarak dahil etmemize gerek kalmadığı gibi, gelecek yıllarda yaşanabilecek iklim değişikliği senaryolarını incelemeye de gerek kalmaz.
Amie: “Özellikle sıcaklık artışlarının binanın performansı üzerindeki etkiye bağlı olarak, net sıfır karbon içeren bir bina tasarlarken dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur. Emisyonların azaltılmasının yanında adaptasyona yönelik yapılan bu zorlama, endüstri için önemli durumdur. Fakat geliştirici eğer risk değerlendirmesinin sonuçlarına göre hareket etmez ise, iklim değişikliğine uyumun tasarıma uyum sağlayamama gibi bir sorun da ortaya çıkarmaktadır.”
LEED’in (ABD) yaptığı inceleme sonucu, iklim adaptasyonu ile ilgili olan tek bir yön buldu. O yön ise, geliştirmenin sel afetinin yaşanma riskinin yüksek bir bölge olup olmadığını bulmuştur. Özetlemek gerekirse Amie, binaların net sıfır karbona hem de değişen iklime karşı uyum sağlamak için istenen kesin sonuca ulaşabilmesi için, iklim değişikliğinin nasıl değerlendirildiğini göstermek için daha fazla şeffaflığa ihtiyaç duyulduğunu belirtmiştir.
Emirhan ÇAKIR
Kaynaklar