2015 yılında imzalanıp 2016 yılında yürürlüğe giren Paris anlaşması; beraberinde yenilenebilir enerji kaynaklarına, dolayısıyla düşük karbon ayak izli kaynakların kullanımına olan ilgiyi artırmış; tüm dünya ülkelerinin ekonomi ve sanayisini bu yönde şekillenmeye zorlamıştır. 191 ülkenin taraf olduğu bu anlaşma; elektrikli ve hibrit yakıt kullanan araçları, nükleer enerjiyi, düşük emisyonlu motorları ve yüksek partikül filtreleme özelliği olan hava filtrelerini sektörde ön plana çıkarmıştır. Araştırmacılar nükleer enerjinin bu sektörel değişimdeki konumuna değinmiştir.
Önümüzdeki 10 ila 15 yıl içerisinde Avrupa’daki birçok ülkede şehir içinde içten yanmalı araçlar yerini tam elektrikli ya da hibrit araçlara bırakmış olacaktır. Bu duruma ek olarak nükleer enerji odak konusu haline gelmektedir. Gündemde nükleer enerji ile çalışan; kurşun şase ve korumalara sahip prototip arabalar, Çin’de nükleer enerjili piller ile çalışan telefonlar mevcuttur. Artık nükleer enerji tek başına bir kaynak olmaktan çıkıp, elektronik ve mekanik parçalarla entegre bir şekilde çalışır haldedir. Bu da üretilen ürünlerin enerji verimlilik yüzdesinde ciddi bir artışa sebep olmaktadır.

Nükleer ve yenilenebilir hibrit sistemler
Bahsedilen bu sistemler sadece verimli çalışmakla kalmıyor, rüzgar ve güneş enerjisinde yer yer ortaya çıkan kesintilerin yerini doldurarak güvenli bir şebeke sistemi sağlıyor. Sanayi ve şehirde kullanılmak üzere ısıya dönüştürülebiliyor. Hidrojen üretimiyle yeni enerji döngüleri başlatıp hidrojen yakıtlı araç-motor projelerine de destek oluyor. Tuzdan ve kirden arındırılmış temiz su üretimi sağlıyor. Özellikle hidrojen ekonomisine olan katkısı nükleer enerjiyi ön plana çıkarıyor. Hidrojen; günümüzde uçak-roket yakıtlarında, hidrojen yakıtlı araçlarda, ısıtma sistemlerinde sık kullanılan bir gazdır. Hidrojen ayrıca sanayide oksitleme işlemlerinde ve sterilizasyon işlemlerinde de kullanılabilmektedir.1
Nükleer enerjiye gelecek perspektifi
Yapılan araştırmalara göre nükleer enerjinin hibrit kullanımının sadece teknik değil, politik ve toplumsal boyutlara da bağlıdır.2 Yapay zeka destekli enerji yönetim ve depolama sistemleri, daha esnek regülasyonlar ve toplumsal kabul bu sürecin en kritik aşamaları arasındadır. Nihayetinde nükleer enerji artık tek başına çalışan bir sistem değil, yenilenebilir kaynaklarla entegre çalışıp Paris anlaşmasının hedeflerine ulaşmada önemli bir araçtır. Türkiye’de de nükleer enerji kullanımına dair çalışmalar devam ediyor. Mersinin Akkuyu İlçesinde 2023 yılında inşaatına başlanmış olan Akkuyu Nükleer Santrali bunlara bir örnektir.
Kaynaklar
- Rahman, J., Jacob, R. A., & Zhang, J. (2025). Multi-timescale power system operations for electrolytic hydrogen generation in integrated nuclear-renewable energy systems. Applied Energy, 377, 124346.
- Rami S. El-Emam, Alina Constantin, Rupsha Bhattacharyya, Haris Ishaq, Marco E. Ricotti (2024): Renewable and Sustainable Energy Reviews
