2030 yılına kadar şehirlerin ısıtılmasında kullanılan kaynakların yarısı iklim açısından yenilenebilir kaynaklardan olması planlanmaktadır. Jeotermal enerji, istikrarlı ve hava koşullarından bağımsız enerji arzı sağladığından ve çok az alana ihtiyaç duyduğundan, hükümetin bu hedefine ulaşmasına büyük ölçüde katkıda bulunabilir. Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü (KIT), Fraunhofer Derneği ve Helmholtz Derneği’nin ortak bir yol haritası, jeotermal enerjinin Almanya’da bir pazar gücüne sahip olduğunu ve genişletilmiş kullanımının Almanya’nın yıllık ısı tüketiminin %25’inden fazlasını karşılayabileceğini göstermektedir (300 TWh’ den fazla).
Profesör Thomas Kohl: “300 TWh’nin üzerinde bir hedefe ulaşmak için teknoloji geliştirmeye ihtiyacımız var. KIT, Alman Yerbilimleri Araştırma Merkezi (GFZ) ve Helmholtz Çevre Araştırmaları Merkezi‘nin (UFZ) ortak çalışması olan geleceğin yeraltı araştırma laboratuvarı GeoLaB‘i koordine edecek. GeoLaB‘daki en son izleme ve analiz araçlarının uygulanması ve geliştirilmesi, jeotermal enerjinin ve diğer yeraltı kaynaklarının güvenli ve ekolojik olarak sürdürülebilir kullanımı için çok önemli olacaktır.” dedi.
Profesör Ingo Sass: “Jeotermal enerji olmadan, ısıtma sektörünün karbondan arındırılması imkansız olacak. Doğal yeraltı ısı potansiyelleri çoğu şehirde mevcuttur. Jeotermal enerji kullanımının sürdürülebilir gelişimi, geleceğimizin şehirlerine yapılan bir yatırımdır. Stratejik araştırma programları ve GeoLaB gibi benzersiz araştırma altyapıları ile Helmholtz merkezleri bu dönüşümün başarısına önemli ölçüde katkıda bulunuyor.” diye ekliyor.
Profesör Olaf Kolditz: “UFZ katkıları dijitalleşmeye ve jeotermal sistem analizlerine odaklanıyor. Diğerlerinin yanı sıra, doğal ve teknik sistemleri mümkün olduğunca gerçekçi bir şekilde dijital olarak çoğaltmak için dijital ikizler ve sanallaştırma kavramlarını inceliyoruz. Bu şekilde, jeotermal sistemler teknik olarak optimize edilebilir, genel olarak verimli entegrasyonları enerji sistemi simüle edilebilir ve çevresel etkiler uzun vadede tahmin edilebilir.”
Yol haritası, GFZ tarafından KIT ve UFZ‘den ve Fraunhofer Derneği‘nden meslektaşlarıyla işbirliği içinde geliştirildi. Fraunhofer Enerji Altyapıları ve Jeotermal Sistemler Araştırma Enstitüsü‘nden (IEG) Profesör Rolf Bracke ile birlikte yol haritasını yayınlayan GFZ araştırmacısı Profesör Ernst Huenges şöyle diyor: “Kamu hizmetleri, sanayi şirketleri, konut sektörü, finans sektörü, siyaset, idare, eğitmenler ve belediyeler gibi alanların bu karmaşık görev için yeni araçlara ihtiyacı var.”
Yol haritası, jeotermal ısı kaynakları, ısıtma pazarının çeşitliliği ve ısıtma sektörünün dönüşümünün teknik uygulaması hakkında gerekli bilgileri içermektedir. Ayrıca, iklime zarar vermeyen ısı temini için jeotermal enerjinin kullanımını teşvik edecek eylemler önermektedir.
Isıtma sektörü, ulusal enerji talebinin %56’sını oluşturmaktadır. Isının sadece yaklaşık %15’i rejeneratif kaynaklara dayanmaktadır. Sunulan yol haritası jeotermal enerjinin ısıtma sektörünün dönüşümüne katkısını tartışıyor. Odak noktası hidrotermal rezervuarlar, yani 400-5000 metre arasındaki derinliklerde termal su taşıyan kayalardır. Bu tür derin kuyulardan sıcaklıkları 15 -180 °C değişen jeotermal sular çıkarılabilir. Mevsim ve günün saatinden bağımsız olarak mevcutturlar ve özellikle yerel ve bölgesel ısıtma için ve hatta endüstrideki düşük sıcaklık prosesleri için kullanılabilirler.
Kaynak
https://techxplore.com/news/2022-02-geothermal-energy-indispensable-sector.html