Doğal gaz: Temiz enerjinin geleceği için bir köprü mü yoksa bir engel mi?
2016 yılı Nisan ayı itibari ile Türkiye 73852 MW kurulu gücü sahiptir. Bu gücün kaynak türlerine göre dağılımına bakıldığında doğal gazın %33 ile hala başat olduğu görülmektedir. Türkiye, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından 15 bölgeye ayrılmıştır. Bunlardan 1. bölge Edirne, İstanbul – Avrupa, Kırklareli, Tekirdağ’ı kapsamaktadır ve bu bölgenin elektrik üretimi %92 oranında doğal gaz’dandır. Aynı zamanda bu bölgenin diğerlerine oranla nüfusunun hemen hemen en yoğun olması da gözden kaçmamalıdır.
Bu durum doğal gazı kömüre göre daha avantajlı duruma getiriyor. Her ne kadar avantajlı olan doğal gaz olsa da ülkemizde yeterince doğal gaz rezervine sahip olmamamız ve ihtiyacımızı dış ülkelerden ithal etmemizden dolayı elde olan az miktarda kömür bizim için vazgeçilmez bir enerji kaynağıdır.
Bilindiği gibi, enerji kaynaklan, su, rüzgâr, güneş, gelgit, jeotermal gibi yenilenebilir, petrol doğal gaz, uranyum, kömür gibi yenilenemeyen enerji kaynakları olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Başta kömür olmak üzere yenilenemeyen enerji kaynaklarının en büyük özelliği, kullanımlarının tek bir defaya özgü ve bir daha yerine konulamayacak şekilde gerçekleşmesidir. Türkiye dünya kömür rezervlerinin 1/700 gibi çok az bir bölümüne sahip olduğu akarsu kaynaklarının ise ancak 1/10’undan yararlandığı halde, maliyetinin düşük olmasında dolayı Türkiye’de elektrik enerjisi yatırımları büyük miktarda termik santrallere yapılmaktadır.
1979 yılı verilerine göre Dünya petrol, doğal gaz ve kömür rezervleri 903,4 milyar ton taş kömürü eşdeğerine ulaşmakta, bunun % 76,1’ini kömür, % 14,1’ini petrol ve % 9,3’ini de doğal gaz oluşturmaktadır. 1979 yılı tüketimi ile Dünya petrol rezervleri 29, doğal gaz rezervleri 45, kömür rezervlerini de 175 yıl sonra bitecektir. Yıllık tüketim artışları bu süreleri yarıya kadar indirebilmektedir.
Doğal gazın“kömürden daha temiz” ifadesinin doğruluğu genel olarak kabul edilmiştir. Fakat bu tıpkı “ Marlboro touch içmek seni marlboro red içmekten daha geç öldürür.” demek gibi bir şey. Tartışılır biçimde daha uzun süre yaşayabilirsiniz. Fakat bu ekstra sürede yan etkilere maruz kalarak yaşayacağınız su götürmez bir gerçektir.
Doğal gaz kullanmak light sigara kullanmakla eşdeğer mi? Doğal gaz, taşınması, transferi ve çıkartılması aşamasında ortaya zararlı sera gazları ortaya çıkartan bir enerji kaynağıdır. Bu durumda metan, karbon gazından çok daha tehlikeli ve zararlıdır. Düşük fiyatlı olan bu enerji kaynağı, verimli bir şekilde, kabul edilenin daha altında çevreye zarar verme riski taşıyan enerjiyi elde etme çalışmalarının bir ürünüdür ve de özellikle elektrik üretiminde tercih edilebilmektedir.
Başarısız olmak için çok riskli
Dürüst bir yaklaşımla karbon kirliliğini azaltmak adına kısa dönem için birbiriyle karşılaştırıldığında doğal gaz kömürden daha az zararlı ve rüzgar enerjisi, güneş enerjisi gibi verimliliği ve temizliği kanıtlanmış enerjilere tam anlamıyla dayanılabilecek noktaya gelinene kadar doğal gaz kullanılması daha mantıklıdır.
Şimdi “doğal gaza hayır demiyor musun ?” sorusu yöneltilebilir. Söylemek istediğimiz şey “Dikkat edin!” doğal gazın temiz enerji ürünlerine geçiş aşamasında kullanılması birçok tehlikeyi (sera etkisi) yanında taşıyor olabilir. Ama bu tehlike aynı zamanda bir teknoloji veya kaynak için çok fazla para döküldüğünde de doğal olarak ortaya çıkar.
Doğal gaza yapılan büyük (devamlılık sağlayacağı vaat edilen) milyar dolarlık yatırımlar, yatırımcıları ve yasa koyucuları bu köprü enerjiye olan ihtiyaç azalsa dahi kullanımı azaltmaktan kaçınacak hareketler sergilemeye itecek. Fosil yakıt kullanımı azaltmak adına başvurulan doğal gazın bu aşamada, temiz enerji kaynaklarına geçiş söz konusu olduğunda, tam bir engel olarak değil bir kasis olarak görülmesi şart olacaktır.
Yenilenebilir enerjinin, fosil yakıtların yerini alması bir gecede gerçekleşebilecek bir olay değil tabi. Tamamen yenilenebilir enerjiye geçmek büyük ölçekli bir değişim ve zaman alacağı çok açıktır. Teknolojileri ve işletme modellerini geliştirip rafine etmenin yani sıra bunların kullanılmasını destekleyecek düzenleyici ve finansal yapıların kurulması zaman alır.
Yatırım tartışması
Doğal gaz çıkarımı, dağıtımı ve yakımına büyük paralar harcanmış ve önümüzdeki yirmi sene içerisinde de harcanmaya devam edilecektir. Tahmin edilene göre, sadece doğal gaz alt yapılanmasına yüzlerce milyon yatırım yapılacaktır. Bu tahminler, doğal gaz çıkaran üreticilerin, bitkilerin ekimi ya da arsa alımı için yapacakları harcamaları içermemektedir. Gerçekten kimse doğal gaz faiz oranlarının yatırımları baltalayacağına inanıyor mu? Unutmayın ki doğal gaz temiz bir enerji kaynağı değildir. Peki, sağladığı avantajlar nelerdir: Lokal ulaşılabilirlik, düşük fiyat, fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında göreceli olarak temiz bir kaynak olması ve var olan güç yapısına uygunluk.
Günümüzün bilimsel araştırmaları açıklıyor ki yerel ve uluslararası çabalar iklim değişikliği felaketini sadece çok az bir derecede yavaşlatmaya yetecektir. Son zamanlarda ortaya çıkan, övülen yerel ve uluslararası hareketler (Temiz güç planı ve Paris Anlaşması) ki övülmemelidirler fakat sadece iyi bir başlangıç olarak görülmelidirler. Acil bir enerji dönüşümü teknolojisinin eksikliği ya da iklim değişikliği hakkında radikal bir biçimde gözden geçirilen düşünceler (kesin kanıtlara başvurularak) göstermektedir ki dünyamızın iklimi için dönüştürülebilir enerjiye duyulacak ihtiyaç kaçınılmazdır.
Bundan 20 yıl sonra, dünya kabul edilebilir ve kabul edilemez karbon oranları ve yükselen sıcaklık problemleriyle yüz yüze geldiğinde ne olacak? Geriye kalan fosil yakıtların taşınması ve yakılması ilkelerle karbon ve diğer sera gazlarının miktarlarının azaltılabilmesi için çalışmalar yapılacak. Kaçınılmaz olarak bu çabalara daha önceleri kömür endüstrisinin karşı çıktığı gibi doğal gaz endüstrisi de karşı çıkacaktır.
Neden mi? Çünkü büyük miktarda para dünyanın artık karşılayamayacağı bu kaynaklara yatırım olarak kullanıldı. Yarının enerji ekonomisini belirleyen temiz ve yenilenebilir enerji teknolojileri ve bu teknolojiler hakkında sürdürülebilir pratiklerin tohumları şimdiden yaygın bir şekilde ekiliyor.
Doğal gaz hakkındaki cesaretlendirici politikalar bu çalışmaların kolayca yer değiştirmesi için çok büyük olduğunu vurgulamaktadır. Eğer yasa tasarıcıları “köprü teknoloji” terimine gerçek anlamını yükleyemezlerse, bugünün köprüsü yarının bariyeri olarak karşımıza çıkabilir. Daha temiz bir bugün ve tertemiz bir yarın arasındaki denge düzgün kurulmazsa, tarih kendini tekrar edecektir. Çevre ve enerji topluluklarına dahil olan politikacılarımızı ve düşünür liderlerimizi marlboro light içmenin tehlikelerini gözden kaçırmamalarını diliyoruz.
Kısacası, doğalgaz ve kömür arasındaki benzerlik, sigara ile nargile arasındaki benzerlikle eşdeğerdir. Aromatik tadından dolayı sigara içmek yerine nargile içmek gibidir. Unutulmaması gereken bir gerçekte bunları içmek içinde bir yerimiz (yurd’umuz) de olmalı ki içimizi zehirle ısıtan bu bulgurdan olup soğukta kalmayalım.
Heval Baran
Marlbora komur doğalgaz nargile ise nikotine son olsun artik
Türkiye’de üretilen elektriğin ne kadarı doğalgazdan, ne kadarı kömürden elde edildiği ile ilgili güncel veri de paylaşılsaydı daha iyi olurdu.
Doğal Gaz: Köprü Mü Engel Mi? yazısı okuyucu yorumu dikkate alınarak yazı revize edilmiştir.
Yazı sonundaki benzetme harika olmuş 🙂 Yorumları dikkate almanız da çok güzel. Yazı için teşekkürler