Bugün denizcilik sektörü, dünyadaki toplam sera gazı emisyonlarının %3’ünü oluşturur ve bu oranın artması beklenmektedir. Artış trendinin kırılabilmesi için gemilerin yeşil yakıtlara geçmesi gerekir. Yeşil yakıtlara geçişin en bilinen yolu pillerdir ancak okyanusta giden gemiler büyük oranda yakıtlara bağlı olduklarından ve pillerle yolculuk yapmaları da pek mümkün olmadığından, başka çözüm yolları bulunmalıdır. Yeşil gücün sıvı hidrojen, amonyak, metan ve motorlarda kullanılabilen metanol gibi e-yakıtlara dönüştürüldüğü biyogaz veya Power-to-X (PtX) teknolojileri olabilir.
Buradaki en kritik nokta hem emisyon hem de fiyat açısından sektör için hangi teknoloji ve yeşil yakıt türünün en iyi seçim olduğudur. Anker Invest, Maersk Line, Copenhagen Economics, Danish Maritime Fund ve Lauritzen Fonden‘in sponsorluğuyla gerçekleştirilen MarE-Fuel projesinde, buna ilişkin hesaplamalar yaptılar. Marie Münster: “Analizimiz, denizcilik sektöründe emisyonları düşürmek için tek tür yeşil yakıt olmadığını, ancak birkaç teknolojinin bir kombinasyonunun gerekli olduğunu göstermektedir. Denizcilik sektörünü yeşil yakıtla birleştirecek farklı senaryolar oluşturduk ve bu senaryoların fiyat analizlerini yaptık.” diyor.
Analizlere göre emisyonları azaltmak için en ucuz çözüm, önce sürdürülebilir biyokütle yoluyla üretilen yeşil yakıtları kullanmaktır. Biyokütleyi önce piroliz yağı şeklinde, sonra biyo-e-metanol şeklinde kullanım buna en iyi örnektir. Bununla birlikte analiz, denizcilik endüstrisinin bu biyokütleyi enerji için kullanmak isteyen tek sektör olmadığından dolayı uzun vadede sürdürülebilir biyokütle sıkıntısı olabileceğini gösteriyor.
Marie Münster: “Sürdürülebilir biyokütlenin yeşil denizcilikte ne kadar büyük bir rol oynayabileceği, gelecekte ne kadarına erişebileceğimize bağlıdır. Bu süreçte her şey düşük maliyetli sürdürülebilir biyokütlenin büyük talep göreceğini gösteriyor ve sonuç olarak Power-to-X teknolojilerini optimize etmeye de odaklanmamız gerekiyor. Bununla birlikte hesaplanan tüm senaryolar, uzun vadede kullanılan yeşil güç ise, denizcilik endüstrisini iklim dostu hale getirmek için amonyağın gerekli olacağını göstermektedir. Bunun nedeni, amonyağın karbona bağlı olmaması, fiyat ve iklim gazı emisyonlarının diğer yeşil yakıtlarla karşılaştırılabilir olmasıdır.” diyor.
Sıvı amonyak üretmek için öncelikle yeşil gücü elektroliz ile hidrojene dönüştürmek gerekir. Profesör Peter Vang Hendriksen mevcut verilere dayanarak yeteri kadar tesise sahip olmamızın 3000 yıl süreceğini söylüyor: “2050’ye yaklaştıkça amonyağın denizcilik sektörü için önemli yeşil yakıtlardan biri olacağını görebiliyoruz. Uluslararası gemi trafiği için yakıt ihtiyacını karşılayacaksak, şimdi elektroliz işlemlerini gerçekleştirecek daha fazla tesis inşa etmeye başlamalıyız.”
Power-to-X teknolojisi kullanılarak hangi yeşil yakıt üretilirse üretilsin, daha fazla elektroliz tesisine ihtiyaç duyulacağını tespit etmektedir. Bu durum, artık var olan başka bir zorluğa yol açmakta ve daha fazla yeşil güce ihtiyacımız olduğu sonucunu elde etmekteyiz. Peter Vang Hendriksen: “Elektroliz güç gerektirir. Örneğin, 2050 yılına kadar yalnızca yeşil amonyak üzerine yoğunlaştığımızda önümüzdeki 29 yıl boyunca bugünkü rüzgar enerjisinin gelişim hızını takip ederek tüm yeni kapasiteyi kullanmak zorunda kalacağız. Sadece ucuz yeşil güce sahip olmak yeterli değildir, üretim tesislerimizin kapasitesini artırmak zorunda kalmamak için yeşil gücün daima mevcut olması şarttır. Bu nedenle, esnek tesisler ve tercihen rüzgar ve güneş enerjimizin verimli bir şekilde depolanmasını sağlamalıyız.” diyor.
Analiz ayrıca Esbjerg’deki koşulların (rüzgar ve güneş enerjisi hacimleri ve beklenen elektrik fiyatları) iyi olduğunu gösteriyor. Peter Vang Hendriksen: “Danimarka, denizcilik sektörüne yeşil yakıt üretmek için iyi fırsatlara sahip. Bu durum özellikle elektroliz ve PtX tesisleriyle ilgili olarak ulusal bir strateji gerektiriyor.” dedi.
Hesaplamalar yeşil yakıt üretmenin fiyatının, bugün fosil kaynaklardan üretilen karşılık gelen maddelerin fiyatından yaklaşık dört kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, üretim kapasitesinin artırılması, seri üretimden elde edilen kazanımlar ve teknolojideki gelişmelerin 2050 yılına kadar yeşil yakıt fiyatlarını yarıya indirmesi bekleniyor.
Her iki profesör de yeni tesisler için karbon vergileri ve devlet desteğinin, yakıt fiyatları ve rekabet gücü açısından büyük önem taşıyacağını belirtiyor. Gelişme yalnızca karbon vergisi tarafından yönlendirilecekse, vergi çok yüksek olacaktır ve bu nedenle muhtemelen başka önlemlerle desteklenmesi gerekecektir. Vergiler ve devlet desteği olmadan, kullanılan teknoloji ne olursa olsun yeşil yakıtlar fosil yakıtlarla rekabet edemeyecektir.
Kaynak
https://techxplore.com/news/2021-12-ammonia-key-role-climate-neutral-shipping.html