Ana Sayfae-DergiAmazon’da doğa dostu sürdürülebilir ekonomi

Amazon’da doğa dostu sürdürülebilir ekonomi

Sanayi ve kentleşmenin gelişmesiyle doğa ile bağımız gün geçtikçe daha da azalırken, sürdürülebilir ekonomi kaynaklarına ulaşım eskisine göre daha zor hale gelmiştir. Bununla birlikte tarım alanlarının giderek azalmasıyla ortaya çıkan kıtlık da yavaş yavaş sorun haline gelmektedir. Günümüzde doğanın en çok korunmaya ihtiyaç duyduğu bölgelerden biri de Amazon’dur. Araştırmacılar ‘Amazon Nehri’ni en az zararla ekonomik ve gıda kaynağı olarak nasıl kullanabiliriz?’ sorusuna yanıt arıyor. Bu amaçla, nehirdeki balık türlerini ve olası pazar potansiyelini inceliyorlar.1

Amazon Havzasında hayvansal besin kaynağı olarak başlıca sığır eti ve nehirden avlanan balıklar tercih edilmektedir. Bu kaynaklar, yıllardır Amazon halkı için temel birer besin kaynağı olsa da; sığır yetiştiriciliği, ormansızlaşmaya ve karbon emisyonunun artmasına, aşırı balık avcılığı ise nehir ekosisteminde bozulmalara yol açmaktadır. Her ne kadar bu kaynaklar yaygın olarak kullanılsa da, günümüzde Amazon’da su ürünleri yetiştiriciliğinin çevresel ve sosyal etkileri hâlâ tam olarak belirlenememiştir. Bu belirsizlik; lojistik, ticaret, teknoloji ve pazarla ilgili sorunları daha da karmaşık hale getirmektedir. 

Amazon Nehri’nde, çoğunluğu yerel türler olmak üzere birçok balık türü yetiştirilmektedir. Tür çeşitliliğiyle öne çıkan Amazon pazarında, en büyük paya Colossoma macropomum (tambaqui, Şekil 1) sahiptir ve toplam pazarın yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Bu türü sırasıyla Piaractus brachypomus (pirapitinga veya pacu), Pseudoplatystoma spp. (surubim veya doncella), Brycon spp. (matrinxã veya sábalo) ve Arapaima gigas (pirarucu veya paiche) takip etmektedir.

Şekil 1. Colossoma macropomum (tambaqui).

Yabancı türlere bakıldığında ise, üretimin büyük bir kısmının And Dağları’nın yüksek kesimlerinde yer alan And-Amazon bölgesinde gerçekleştirildiği görülmektedir. Burada en çok yetiştirilen türler Oncorhynchus mykiss (gökkuşağı alabalığı) ve Oreochromis niloticus (Nil tilapisi) olmuştur (Şekil 2). 2021 yılı verilerine göre, bu yabancı türlerin toplam üretimin %15’ini oluşturduğu bildirilmiştir. Ancak, Nil tilapisi gibi bazı türlerin üretimi yasak olmasına rağmen resmi kayıtlara geçmeden yetiştirildiği düşünülmekte ve bu durumun açıklanan verilerin doğruluğunu şüpheli hale getirdiği belirtilmektedir.2

Şekil 2. Oncorhynchus mykiss (sol), niloticus (sağ).

Amazon Havzasında (Şekil 3) bulunan birçok ülke pazarında önemli bir yere sahip olan balık yetiştiriciliği, yem kullanımı ve üretim havuzlarındaki gaz salınımı gibi dolaylı yollarla sera gazı emisyonuna neden olmaktadır. Bu emisyon kontrol altına alınmadığı sürece, çeşitli olumsuz senaryoların ortaya çıkması muhtemeldir. Örneğin, havuzların inşasında orman arazilerinin tercih edilmesi ya da Amazon bölgesindeki yetersiz taşımacılık altyapısı gibi etkenler, sera gazı salınımını artırabilir. Ayrıca, tarım ürünlerinden elde edilen yemlerin sera gazı etkisiyle zarar görmesi durumunda yem kıtlığı gibi ciddi sorunlar yaşanabilir.

Araştırmalar, Amazon’da yetiştirilen balık türlerinin, küresel su ürünleri yetiştiriciliğiyle kıyaslandığında daha yüksek bir karbon ayak izine sahip olduğunu göstermektedir. Ancak Amazon’da en yaygın şekilde yetiştirilen Colossoma macropomum (tambaqui) türü, en düşük bölgesel emisyon değerlerine sahiptir. Ayrıca, Amazon’daki balık yetiştiriciliği, sığır ve domuz yetiştiriciliğiyle karşılaştırıldığında üç ila on kat daha az karbon emisyonuna neden olmaktadır.

Bununla birlikte, bu türün potansiyel bir ekonomik kaynak olarak değerlendirilmesi mümkündür. Balık yetiştiriciliğinin ana ekonomik faaliyet haline gelmesi, sığır ve domuz yetiştiriciliğinde azalmaya yol açabilir. Bu durum, Amazon’daki ormansızlaşmanın yaklaşık %80’inden sorumlu olan hayvancılıkla mücadelede önemli bir adım olabilir. Ayrıca, hayvancılık faaliyetlerinin azalmasıyla ortaya çıkan boş arazilerin karbon kredisi projeleri kapsamında restore edilmesi, küresel karbon dengesinin sağlanmasında büyük rol oynayabilir.

Şekil 3. Amazon Havzasının havadan bazı görüntüleri.

Balık üretiminin artması, Amazon’a özgü olmayan istilacı türlerin yetiştirilerek yerli popülasyonlarla rekabete girmesine neden olabilir ve bu durum bölgedeki biyoçeşitliliği olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bu türler için özel olarak kurulan üretim havuzlarının akarsu yataklarına yerleştirilmesi, nehir akışlarını ve balıkların doğal hareketlerini engelleyebileceği gibi, su kaynaklarına aşırı besin maddesi karışmasına da yol açabilir.

Araştırmacılar, su ürünleri yetiştiriciliğinin çeşitli zorluklar yaratmasına rağmen, sürdürülebilir ve doğa dostu bir ekonomi açısından büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulamaktadır. Temel sürdürülebilirlik ilkelerine uyulması, güçlü yasal düzenlemeler, iyi planlanmış arazi kullanımı ve kontrollü yoğunlaştırma gibi önlemlerle su ürünleri yetiştiriciliğinin sürdürülebilir bir şekilde gelişmesinin kaçınılmaz olduğu belirtilmektedir.

 

Kaynaklar

  1. https://phys.org/news/2025-02-aquaculture-amazon-lessons-food-sustainability.html
  2. Pacheco, F. S., Heilpern, S. A., DiLeo, C., Almeida, R. M., Sethi, S. A., Miranda, M., … & Flecker, A. S. (2025). Towards sustainable aquaculture in the Amazon. Nature Sustainability, 1-11.

Yorum Yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Son Yazılar

Son Yorumlar