Pillerle ilgili yeni Avrupa Birliği (AB) düzenlemeleri küresel karbondan arındırma hedeflerine destek verebilir. Science dergisine yazan bilim insanları ve araştırmacılara göre, Ocak 2022’den itibaren yürürlüğe girecek olan yeni düzenlemelerle birlikte geri dönüşüm, geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı ve döngüsel bir ekonomi yaratma gibi yaklaşımlara ilişkin politikaları birleştirme potansiyeline sahiptir.
Ulaşımı elektriğe çevirme konusu, karbonsuzlaştırma adımlarının en önemlilerinden biridir. Bu nedenle lityum-iyon pillerin (LIB’ler) tasarımı, üretimi, kullanılması, ortadan kaldırılması konuları, bu adımın merkezinde yer almaktadır. Pil ömrü döngüsünde ve gerekli metallerin üretimindeki üstel büyüme, ömrü bitmiş pillerin güvenliği, geri dönüştürülebilirlik ve çevresel sorunları yani dolayısıyla iklim değişikliğini ciddi olarak düşünmeye itmektedir. AB, güvenilir bir pil endüstrisi ve değer zinciri ortaya koyarak, AB pazarına sunulan piller için sürdürülebilirliğin devamını amaçlayan yeni bir pil yönetmeliği önerdi. Yönetmeliğin uygulanmaması durumunda, iklim değişikliğini azaltma hedeflerinden uzaklaşılır, sürdürülebilir bir ekonomi yapısını ve sosyal açıdan kabul edilebilir hammadde tedarik zinciri oluşumunu engelleyebilir1.
AB, elektrikli araçlar için küresel olarak önemli bir pazardır. Yapılacak düzenlemenin etkileri, AB’den ayrılmış olmasına rağmen, Birleşik Krallık da dahil olmak üzere diğer birçok ülkedeki pil tedarik zincirleri tarafından hissedilecektir.
Bu kurallar hem gerekli hem de iyi niyetli olsa da araştırmacılar, etkilerinin tahmin edilmesinin zor olduğunu ve Avrupa şirketleri için rekabet açısından dezavantaja yol açabileceğini savunuyorlar. Bunun nedeni yeni pazarlar arasında bir dengesizliğin olması ve LIB pazarındaki hızlı büyüme ile inovasyon oranının yol açtığı belirsizliğin küresel pazarda faaliyet göstermesi gerekliliğidir.
Örneğin Çin, tedarik zincirinin geri dönüştürülmesi ve karbondan arındırılması konusunda nispeten katı düzenlemeleri olan iyi gelişmiş bir LIB pazarına sahiptir. ABD’de ise ulaşımın elektrifikasyonu bir öncelik olarak ilan edilse de sektörde döngüsel bir ekonomiyi teşvik eden mevzuat hem Çin’in hem de AB’nin gerisinde kalmaktadır.
Araştırmayı Newcastle Üniversitesi‘nden Dr. Oliver Heidrich yönetti. “İklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve rekabetçiliğin zorluklarını dengelemek zor bir iştir. Başarı ile ele alınabilmesi için sosyal, çevresel ve ekonomik yönlerin sağlanması, hammadde çıkarmadan karbon azaltma hedeflerine ulaşılmasına ve nihai bertarafa kadar tedarik ve değer zinciri boyunca resmi değerlendirmelere ihtiyaç vardır”.
Daha katı düzenlemelere uyum sağlayabilen şirketler bu pazarlarda büyük bir rekabet avantajına sahip oluyor. Bu özellikle yerleşik, daha katı yerel gereksinimlerin olduğu Çin’de geçerlidir. Hem işlenmemiş hem de geri dönüştürülmüş malzemelere hazır erişimin olduğu Çin ve Güney Kore gibi pazarlardaki şirketlerin AB şirketlerine göre tedarik zincirlerinin daha gelişmiş olması ve ithal malzemelere ihtiyaç duymaması Çin ve Güney Kore’de bulunan şirketleri daha avantajlı kılar.
Circular Energy Storage Research and Consulting‘den Hans Eric Melin, “Pil tedarik zincirinde yüksek derecede sürdürülebilirlik sağlamak önemli olsa da asıl amacın karbondan arındırılmış ve ulaşımda negatif emisyonu azaltma hedefi olduğunu unutmamalıyız. Yeni üretilen pillerin sürdürülebilirliğini artırmak, küresel liderlerin oldukça gerisinde olan Avrupa akü endüstrisinin gerekli hıza ayak uydurması konusunda önemli bir risk oluşturuyor. Bu, otomotiv üreticilerinin kar marjını olumsuz etkileyebilir. 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan ölçekte elektrikli araç üretmek batarya sektöründe inovasyonun bozulmasına ve batarya alanındaki yatırımların yavaşlamasına da neden olabilir.” dedi.
Araştırmacılar, küresel standartlarda bir temel tedarik zincirini hem öngörülebilir hem de güçlü kılmanın tek yolunu AB tarafından ortaya konmuş yeni pil yönetmeliğine göre düzenlenmesi gerektiğini düşünmektedir. Birmingham Üniversitesi‘nden Dr. Gavin Harper: “AB Pil Tüzüğü takdire şayan amaçlara sahiptir ancak dünyadaki üreticiler ve geri dönüşümcüler tarafından istenmeyen sonuçlar görülebilir. Elektrikli ulaşım, gerçekleştirilmesi zor ve politik olarak zorlayıcı olsa da koordineli ve küresel bir yaklaşım daha hızlı ve etkili bir geçiş sağlayacaktır.”
Kaynaklar