Öngörülebilir yenilenebilir enerji yatırımları ile ilişkili uzun vadeli riskleri ölçmek enerji sektörüne yön verecektir. Adelaide Üniversitesi araştırmacıları, güneş veya rüzgar enerjisi üretiminin ne kadar öngörülebilir olduğunu ve bunun elektrik piyasasındaki karlar üzerindeki etkisini inceleyen çalışmaları ile tüketicilere daha düşük elektrik maliyeti ve daha güvenilir temiz enerji sağlanabileceğini gösterdiler.
Doktora adayı Sahand Karimi-Arpanahi ve Üniversitenin Elektrik ve Makine Mühendisliği Okulu Öğr. Üyesi Dr. Ali Pourmousavi Kani’nin birlikte yürüttüğü çalışma daha öngörülebilir yenilenebilir enerji elde etmenin yollarını araştırarak enerji üretiminde elde edilecek enerji miktarını daha tahmin edilebilir hale getirip üretimi daha güvenli kılarak tasarruf sağlamayı ve temiz enerji kullanımını yaygınlaştırmayı hedeflemektedir.
Karimi-Arpanahi, “Yenilenebilir enerji sektöründeki en büyük zorluklardan biri, üretilen enerji miktarını güvenilir bir şekilde tahmin edebilmektir” dedi.
“Güneş ve rüzgar santrali sahipleri, enerjilerini daha üretilmeden önce piyasaya satıyorlar; ancak, vaat ettikleri kadar enerji üretmezlerse, yılda milyonlarca doları bulabilecek çok büyük cezalarla karşı karşıya kalabilirler.”
“Zirveler ve dip noktalar, bu tür enerji üretiminin gerçeğidir, ancak bir güneş veya rüzgar çiftliği yerleştirme kararının bir parçası olarak enerji üretiminin öngörülebilirliğini kullanmak, arz dalgalanmalarını en aza indirebileceğimiz ve bunlar için daha iyi plan yapabileceğimiz anlamına gelir.”
Güneş ve rüzgar çiftlikleri için en iyi konum, son yıllarda üzerine yöntemler önerilen çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Bu çalışmalarda güneş veya rüzgar atlasları, coğrafi bilgi sistemi verileri, iletim hatları, yollar vb. çeşitli araçlar ve faktörler kullanılmaktadır.
Ekibin Patterns’te yayınlanan araştırması, Avustralya’nın bir eyaleti olan Yeni Güney Galler (NSW)’de bulunan altı mevcut güneş enerjisi çiftliğini analiz etti ve mevcut analiz parametrelerine dayalı olarak ve öngörülebilirlik faktörü de dikkate alınarak dokuz alternatif bölge seçilip karşılaştırıldı. Veriler, enerji üretiminin öngörülebilirliği dikkate alındığında optimum konumun değiştiğini ve o bölge tarafından üretilen potansiyel gelirde önemli bir artışa yol açtığını gösterdi.
Dr. Pourmousavi Kani, bu makalenin bulgularının enerji sektörü için yeni güneş ve rüzgar çiftliklerinin planlanması ve kamu yatırım politikaları açısından önemli olacağını söyledi.
“Enerji sektöründeki araştırmacılar ve uygulayıcılar genellikle bu yönü gözden kaçırdılar, ancak umarız çalışmamız sektörde değişikliğe, yatırımcılar için daha iyi getirilere ve müşteri için daha düşük fiyatlara yol açar” dedi.
“Güneş enerjisi üretiminin öngörülebilirliği, her yıl Ağustos’tan Ekim’e kadar Güney Avustralya (SA)’da en düşük iken, aynı dönemde NSW’de en yüksek seviyede.”
“İki eyalet arasında düzgün bir ara bağlantı olması durumunda, NSW’den gelen daha öngörülebilir enerji, bu süre zarfında SA elektrik şebekesindeki daha yüksek belirsizlikleri yönetmek için kullanılabilir.”
Araştırmacıların güneş çiftliklerinden elde edilen enerji çıkışındaki dalgalanmalara ilişkin analizi, enerji endüstrisindeki diğer uygulamalarda da kullanılabilir.
Dr. Kani, “Her eyalette yenilenebilir enerji üretiminin ortalama öngörülebilirliği, enerji sistemi operatörlerini ve piyasa katılımcılarını, varlıklarının yıllık bakımı için zaman çerçevesini belirleme konusunda bilgilendirebilir ve yenilenebilir kaynaklar daha düşük öngörülebilirliğe sahip olduğunda yeterli rezerv gereksinimlerinin mevcudiyetini sağlayabilir” dedi. Bu yenilenebilir enerji kaynaklarının performansını tahmin etmede fayda sağlayacaktır.
Kaynaklar