İklim hedeflerine ulaşmak için karbon yakalama ve depolama teknolojisinin (CCS) büyümesi ve gelişmesinin büyük bir öneme sahip olduğu belirtiliyor. Bunun üzerine yapılan araştırmalar da bu kritik öneme sahip teknolojinin iklim değişikliği üzerine mücadele eden insanlığın elini rahatlatacağını ortaya koyuyor.
Araştırmacılar önderliğinde gerçekleştirilen bir çalışma, Paris İklim Anlaşmasının küresel sıcaklık artışını 1,5 °C veya 2 °C ile sınırlama hedeflerini gerçekleştirmek için CCS teknolojisinin hızla büyümesi gerektiğinin önemini ortaya çıkarıyor. Nitekim bu çalışma, teknolojinin şu anki durumda ihtiyaç duyulan hızda yayılmasının önünde ciddi handikaplar olduğunu gösteriyor.1
CCS nedir ve neden önemlidir?
CCS, sanayi tesislerinden ya da direkt olarak atmosferden karbon dioksiti (CO₂) yakalayarak yeraltında depolayıp atmosfere karışmasını engellemeyi amaçlayan bir iklim teknolojisidir. Bu metod, özellikle fosil yakıtların ve çimento, çelik gibi enerjinin yoğun olduğu sektörlerin sebep olduğu emisyonları azaltma da önemli bir rol oynar. Aynı zamanda, biyokütle enerjisiyle karbon yakalama (BECCS) ile doğrudan hava yakalama ve depolama (DACCS) gibi uygulamalarıyla net negatif emisyonlar sağlayabilir. Bu, insani aktivitelerle salınan CO₂’nin bir kısmını geri kazanmak anlamına gelir.
Mevcut CCS projelerinin sayısı ve ölçeği oldukça kısıtlıdır. Örneğin, Norveç’te 1996’dan bu zamana kadar Kuzey Denizi altına CO₂ depolayan Sleipner projesi, başarılı bir çözüm olarak gösterilse de, bu gibi projelerin dünya üzerindeki etkisi hala oldukça düşüktür.3
Araştırmacılar CCS teknolojisinin karbonun yoğunlukla kullanıldığı sektörlerde salımları azaltarak ve negatif salımlar sağlayarak ciddi bir rol oynadığını; var olan limitli kullanımların, iklim değişikliğiyle mücadelede gereken kapsamlı yayılımdan da çok uzak olduğunu belirtiyor. Bu tablo, karbon yakalama ve depolama teknolojisinin potansiyelini hayata geçirmesi için daha çok yatırım ve politik desteğin ihtiyacını ortaya çıkarıyor.
21. yüzyıl için gerçekçi hedefler
Araştırmada ortaya çıkan sonuçlara göre, 21. yüzyıl süresince karbon yakalama ve depolama teknolojisiyle en fazla 600 gigaton (Gt) karbondioksit depolanabilecek. Bu sayı, bazı iklim modellerinde gerekli görülen 1.000 Gt’nin oldukça altında kalıyor.
Bergen Üniversitesi’nden Tsimafei Kazlou, CSS teknolojisinin potansiyelinin gereğinden fazla abartıldığını ve mantıklı hedefler üzerinde planlanması gerektiğini ortaya çıkarıyor. Kazlou, bu teknolojinin ileri sürülen kapasiteye ulaşabilmesi için hızlıca bir aksiyon alınması gerekiyor.2
Başarı için gereken adımlar
Araştırma sonuçlarına göre, CCS’nin küresel ölçekte yayılması, sadece teknoloji geliştirme mücadelelerine değil, aynı zamanda güçlü politikalar ve finansal destek düzeneklerine de bağlı. Geçmişte CCS projelerinin %90’a varan oranlarda başarısız olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu başarısızlıkların tekrarlanmaması çok büyük önem taşıyor.
Kazlou, şuana kadar ki yüksek başarısızlık sonuçları sürerse, 2030 yılına kadar CCS kapasitesinin sadece iki katına çıkabileceğini ve bunun iklim mücadelesi için yetersiz kalacağını vurguluyor. Başarılı bir büyüme için on yıl içinde güçlü ve hızlı bir yükseliş gerektiğini belirtiyor.2
CCS’nin beraberinde, güneş ve rüzgar enerjisi gibi bir diğer düşük karbon teknolojilerinin de hızlı büyümesi ihtiyacına dikkat çekiliyor. Aleh Cherp, CSS teknolojisinin 21. yüzyıl süresince yaklaşık 60 Gt CO₂ yakalayıp depolanacağını fakat bu miktarın kendi başına yeterli olmayacağını çalışmalarında ortaya koyuyor. Cherp’e göre, diğer düşük karbon teknolojilerinin de hızla yaygınlaşması büyük önem taşıyor.
İleride neler gerekiyor?
Araştırma, CCS’nin 2030’lara kadar büyük bir hızla yayılması gerektiğini vurgularken, bir sonraki yıllarda büyümesinin rüzgar enerjisinin 2000’lerdeki yükselişi gibi hızlı bir şekilde devam etmesi gerektiğini belirtiyor. 2040’lardan itibaren ise CCS’nin büyümesi, 1970’ler ve 1980’lerde nükleer enerji sektörünün zirve yaptığı dönemdeki büyüme oranlarını yakalamalı.
Jewell ise, CSS’nin, başka düşük karbon teknolojilerinin büyüme hızına ulaşabilirse 2 °C hedefinin hâlâ mümkün olduğunu, fakat 1,5 °C hedefinin büyük olasılıkla imkansız olacağını belirtiyor.
Bu sonuçlar, CCS’nin beraberinde tüm temiz enerji teknolojilerinde acil ve güçlü bir yatırım ihtiyacını bir kez daha bizlere gösteriyor. İklim değişikliği ile mücadelede, sadece CCS ve benzeri karbon teknolojilerin yayılması değil aynı zamanda düşük karbonlu yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerjinin benimsenmesi, enerji verimliliğinin artmasına ve karbon fiyatlandırma sistemlerinin daha fazla kullanılması gerektiğini ortaya çıkarıyor. Bu tür yaklaşımlar küresel salımların azalması ve sonsuz bir geleceğin var olmasına ön ayak olacağı öngörülüyor.
Kaynaklar
- https://techxplore.com/news/2024-09-major-boost-carbon-capture-storage.html
- Kazlou, T., Cherp, A., & Jewell, J. (2024). Feasible deployment of carbon capture and storage and the requirements of climate targets. Nature Climate Change, 1-9.
- https://www.bgs.ac.uk/discovering-geology/climate-change/carbon-capture-and-storage/
Çok güzel bir ✍️ yazı günümüzde çözüm üretmek önemli