Seyit ÇANKAYA
Uludağ Üniversitesi Elektronik Bölümü mezunudur. Şu anda Ayrıntı Teknolojileri’nde Genel Müdür olarak görev yapmaktadır.
Röportaj
Gülsüm Çinal: İlk başta sizi tanıyabilir miyiz? Eğitiminizi nerelerde gerçekleştirdiniz? İş hayatına nasıl atıldınız? Ayrıntı Teknolojileri’nde nasıl çalışmaya başladınız?
Seyit ÇANKAYA:
Ben 1962 doğumluyum. 1979’da Divriği Nuri Demirağ Endüstri Meslek Lisesi Elektrik Bölümünden Teknisyen olarak mezun oldum. Sonra Sivas Meslek Yüksek Okulu’nun Elektrik bölümünü birincilikle bitirdim. Baktım bu da yetmiyor, mühendis olmak için de yeniden sınava girip Uludağ Üniversitesi Elektronik Bölümü’nü kazandım (1983-1987). İş hayatımın ilk yıllarında haberleşme ağırlıklı çalıştım, ardından da enerji işlerinde çalışmaya başladım. Yenilenebilir Enerji işindeki gelişimi görünce istifa edip Ayrıntı Teknolojileri’nde çalışmaya başladım.
İşimiz hendese yapmak yani hesap yapmaktır. Oturup güç, akım, gerilim hesabı yapmaya başladık. Mühendis olduğumuzun farkında vardık, yurt dışındaki mühendislerle aramızda bir fark olmadığını biliyoruz. Oturduk, Gezener diye bir model çıkardık ve patentini aldık. Değişik güçlerde 7 kardeş daha yaptık.
İşin ilk zamanlarında yapmış olduğumuz bir proje için Türkiye Uluslararası Yenilenebilir Enerji Kongresi’ne müracaat ettik. Buradaki değerlendirmede firma bazında birinci, proje bazında ikinci olduk. O projenin sözleşmesini imzalamamızla birlikte 11 gün içerisinde işimizi tamamladık. Üstelik te Aralık ayında Ankara/ Elmadağ Kayak Merkezinde. Proje bazında birinci olan, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Güneş Evi adlı sosyal sorumluluk projesiydi. Bu nedenle onlar proje bazında birinci seçilirken, biz de bu proje ile firma bazında birinci seçildik. Bu bizim için büyük bir başarı oldu.
Bu projeyi yapmadan önce o bölgenin 10 yıllık rüzgârın en yüksek değer 72 km/s idi. Biz burada marjı daha yüksek tutarak, 100’ün üzerinde olacak şekilde planlandık ve üretimi yapıldı. Kurulumdan sonra 155 km/s hızda rüzgâr ölçüldü. Bu değer Türkiye’de görülen çok ender bir değerdir. Bizim sistem o rüzgârda hiçbir hasar görmedi. Benzer özelliklerde kurulan başka bir sistemde hasar oluşturdu. 155 km/s rüzgar hızı Anonmetrenin aktardığı son değerdir. Oysa asıl rüzgâr 17:09’dan sonra kuvvetlenir. Bu dönemde oluşan rüzgâr hızı verilerinin hiçbiri elimizde yok. Sunumda da söylediğim gibi o bölgede 8,5 saatlik ortalama rüzgâr hızı 134 km/s’dir. Bu ciddi bir yük, torkunu hesaplarsanız 10 kN olur. Bu aynı zamanda küresel ısınmanın coğrafi etkilerle neler getirdiğinin, kurulacak sistemlerin dayanıklı olmasının artık zorunlu hale geldiğini ortaya çıkarmaktadır. Yani bu iş gerçekten bir hendese işi, piyasada iki konvektörü bağlayıp GES yaptığını iddia edenlerle karşılaşıyoruz. Sizin kendinize güvenmeniz gerektiğini belirtiyorum
Gülsüm Çinal: Ayrıntı Teknolojileri’nin diğer faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Seyit ÇANKAYA:
Gezener, “Herkes elektrik bilmek zorunda değildir. Ancak herkesin elektrik kullanma hakkı da vardır” felsefesiyle yapıldı, hiç bilmeyen biri 23 saniyede kolayca kurabilir. Boyut olarak küçük olması da herkes tarafından rahat bir şekilde taşınabilmesi içindir. İsmi, Gezen Enerji’nin son harfleri atılarak çıkmıştır. Bazen Gezener’in son 2 harfinin erkek kelimesinden mi geldiğini soruyorlar, öyle bir şey yok. Hatta bir bayanın rahatlıkla kullanabileceği tasarımdadır. Kullanım kolaylığı hakkında üzerimize yok. Dünya’da da bu tasarımımızla iddialıyız. Gezener’i Bedensel veya zihinsel bir engel yoksa kullanamayacak kimse yok. Gittiğimiz bir üniversitede hiç bilgi aktarımı yapmadığımız öğrencilere 23 saniyede kurdurup, 23 saniyede toplattık. Engel yoksa Gezener’i kullanamayacak biri de yok. Bu işin en kötü kısmı akülerin ağır olması, keşke bilecek biri olabilirse.
Gülsüm Çinal: Şimdi biraz eskilerden bir sorumuz olacak size. Türkiye’de Senwei Energy Technology firmasından distribütörlüğünü alırken nasıl bir süreç geçirdiniz? Sizden bekledikleri koşullar nelerdi?
Seyit ÇANKAYA:
Tam olarak koşul koydular diyemeyiz. Dünya’da da bir ekonomik kriz var. Ankara’daki rüzgâr türbinlerinde bir imalat hatasıyla karşılaştık. Elektrik mühendisi arkadaşlara sorduğumuzda hala net bir cevap alamıyoruz. Rotor üzerinde bir hata vardı, rotoru yuvasına yerleştirdiğimizde kilitleniyordu. Çok detaylı bir araştırmadan sonra çatlak olduğunu fark ettik. Kısa bir süre içinde telafi etmemiz gerekiyordu. Kış mevsimi olmasının da zorluğuyla karşılaştık. Doğal olarak bizi arayışa sürükledi, “Coğrafi koşullarımıza dayanıklı ne olabilir?” diye. 300 W’tan 50 kW’a kadar en iyi türbinler Senwei markasınındı. Biz de onlarla temas kurduk. Senwei bizim ciddiyetimizi ve yaklaşımız üzerine satış yetkisini verdiler. Biz de ürünlerin detaylı kataloğunu Türkçe’ye çevirdik.
Gülsüm Çinal: Biraz da genel sorularla devam etmek istiyorum. Günümüzde elektrik üretiminin yenilenebilir enerjiden sağlanmasına yeni başlamasını nasıl karşılıyorsunuz?
Seyit ÇANKAYA:
Çok geç kalmış bir olay. Maliyetlerin düşmesiyle birlikte bunu yapmamak, akıllı bir insanın yapacağı iş değil.
Gülsüm Çinal: Tarım alanlarının GES’e dönüşmesi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Seyit ÇANKAYA:
Burada bir bilgi eksikliği var, şöyle anlatayım. Daha önce Orman Bakanlığı’nda çalışmış biri olarak söylüyorum, bir alanın GES’e dönüşebilmesi için o alanda tarım yapılamadığına, hiçbir bitkinin yetişmediğine dair Marjinal Kuru Tarım arazisi olduğunu belirten bir belge alınmak zorundadır. Yani tarım alanı olmalıdır. Bu belge olmadığı takdirde hiçbir tarım alanına GES projesi uygulanamaz.
Gülsüm Çinal: Lisanssız elektrik üretimine en uygun yöntemin GES olduğu söyleniyor. Kısaca sebebini açıklar mısınız?
Seyit ÇANKAYA:
Çok kısa bir şekilde lisanslı ve lisanssız elektrik parametrelerinden bahsedeyim. Lisanssız elektrik üretimi şahısların herhangi bir şirket kurmadan da elektrik üretip satmasının yolunu açan bir yönetmelik. Bir şirket kurmak zorunda değilsiniz, bunun için maksimum kapasite şu an 1 mW’a kadar. Yani lisanssız üretimde GES, HES, RES vb. türlerine bakılmaksızın güç üzerinden sınırlama yapılmış. 10 yıl boyunca yönetmelikteki tablolara uygun lisanssız elektrik üretimi yapıp satabilirsiniz. Lisanslıda da hiçbir sınırlama yok fakat daha çok prosedür var ve devlete 49 yıl boyunca belirtilen şartlarda elektrik satabilirsiniz.
Gülsüm Çinal: Türkiye’de bazı illerde, şehre uzak yerlerde oturan kişilerin GES yaptırmak zorunda olduğunu duydum (Şehir Efsanesi). Bu lisanssız elektrik üretiminin ne kadar faydası olabilir?
Seyit ÇANKAYA:
Zorunluluk yok aslında, olamaz da. Sanıyorum ki bir proje kapsamında denemek amaçlı bir şeydir. Altı ay test yapılmadan bir yere GES kurulamaz. Bu ancak valilik, OGM gibi kurumların başlattığı bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında olabilir. İnsanların da sosyal ve gelir düzeylerini iyileştirmek için zorunlu denmiş olabilir diye düşünüyorum.
Gülsüm Çinal: Önümüzdeki süre içerisinde yenilenebilir enerji alanına yatırımlarınız neler olacak? Bir planınız var mı?
Seyit ÇANKAYA:
Tabii var, öncelikle mühendislik firmalarının açmazı nedir? bundan bahsetmek istiyorum. Mühendislik firmalarının açmazı, çok şubeli olamamak. Zor olur, yönetmek, kontrol etmek, imza atmanın önemini bilmek zor şeyler, bunu uzaktan yapamıyorsunuz.
Müşteri de şöyle bakıyor; bir arıza sırasında bana en kısa sürede çözüm üretecek firma olması gerek. Şimdi bu ikisi birbirine zıt şeyler. Biz de yetkili servis alanını yurt geneline yaygınlaştırma aşamasındayız. Yurtdışına proje göndermek gibi bir planımız var, yakın zamanlarda gerçekleşmesi muhtemel. Altı ay içerisinde güzel meyveler verecek birkaç projemiz daha faaliyete geçecek.
Gülsüm Çinal: Son olarak, müşterilerinizin sizi tercih etmelerindeki en büyük etkenler sizce nelerdir?
Seyit ÇANKAYA:
Biz özenli projeler yapıyoruz, bilgimize güvenip patentimizi alıyoruz. Akademik alanlarda hiçbir gelir kaygısı düşünmeden gider anlatırız. Örneğin, geçen sene Antalya’da 2. Güneş Sempozyumu vardı. Benim mühendislik hatalarını ön plana çıkardığım bildiri, sempozyum açılış bildirisi oldu. Bizi arayan akademisyenler bilir, istedikleri bilgileri paylaşırız. Müşteriye sanırım güven veriyoruz. Fiyatlarımız diğer firmalara göre biraz pahalı, evet ama zaten bilgi paralı. Ne yazık ki sektörde 500 kW kurulup doğru düzgün elektrik üretilemeyen, hoyratça yapılan yatırımlar var. Bilgi birikimi var mı yok mu belli değil. Biz gerçekten yaptığımızın tüm hesabını meslek odasına da denetletebiliriz. Biz yaptığımızın arkasındayız, ne yaptığımızı biliyoruz, akım hesaplamayı da biliyoruz, gücü, gerilimi de biliyoruz.
Gülsüm Çinal: Sorularımızı tüm içtenliğinizle yanıtladığınız, verdiğiniz cevaplarla bizi aydınlattığınız için teşekkür ediyorum.
Seyit ÇANKAYA:
Şunu söylemek istiyorum, arkadaşlar kendinize güvenin. Bizden çok daha donanımlısınız. Siz mühendis olacaksınız sonuçta. Kesinlikle yaşamınız boyunca, öğrenmemeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin, her gün, her şeyi öğreniyorsunuz.
Sizle röportaj yaparken ben de bir şeyler öğrendim. Örneğin, Anadolu’daki GES’le ilgili projeler… Hiç bilmediğiniz cephelerden de bakılabileceğini mutlaka bilin ve inatçı olun, ben bunu yapacağım deyin.
Sizlere güveniyoruz.
Not: Röportaj 2015’te yapılmıştır.
Röportajı yapanlar: Gülsüm Çinal, Okan Aydın, Gözde Gül