Münib KARAKILIÇ
Lisansını İTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği’nde derece ile tamamlamıştır. Savunma sanayinde uzun süreli çalışmalar yapmış, Türkiye’nin ilk üç boyutlu radar sistemleri mühendisliği eğitimini tamamlayan ilk üç kişiden birisi olmuştur. Eğitimini tamamladıktan sonra Sabiha Gökçen havalananında elektronik mühendisi olarak görev almış bu dönemlerde NATO‘nun açtığı bireysel müracaatta bulunan sınavlara katılmış ve NATO’da uluslararası statüde görev yapmıştır. Çalıştığı alanlarda Türkiye’de çok sayıda takdir teşekkür ve üstün hizmet ödülleri almıştır. TEDAŞ yönetim kurulu üyeliğini yaptıktan sonra halen Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nde genel müdürlük görevine devam etmektedir.
Röportaj
Hande Uyar: Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz? Hangi alanlarda eğitim aldınız kişisel başarılarınızdan söz edebilir misiniz?
Münib KARAKILIÇ:
Lisansımı İTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliğ’inde dereceye girerek tamamladım. Okul dönemi boyunca girmediğim hiç bir ders olmadı sadece trafik dolayısıyla bir derse on beş dakika kadar geciktim. Dersi deste öğrenmeye gayret ederdim. O dönemlerde Fransızcaya ayrı bir önem verdim daha sonra İngilizcemi geliştirdim İngilizce benim için ikinci planda oldu. Savunma sanayi alanında uzun süre çalıştım. ABD’de eğitim alan, Türkiye’nin ilk üç boyutlu radar sistemleri mühendisliği eğitimini tamamlamış ilk üç kişiden birisiyim. Yapılan birçok seçmenin ardından gidebildim. Çalıştığım alanda Türkiye’de çok sayıda takdir teşekkür ve üstün hizmet ödülü aldım. Savunma sanayi alanında çalıştığımda çeşitli alanlarda sistem mühendisliği eğitimi, kişisel gelişim eğitimleri, iletişim yetenekleri, risk yönetimi gibi birçok eğitimimi yurt dışında tamamladım. Eğitimimi tamamladıktan sonra öncelikle İstanbul Sabiha Gökçen havaalanında elektronik mühendisi olarak başladım. Havaalanının opsiyonel faaliyetlerini gerçekleştirip açılışını yaptık. Gece gündüz çalıştık diyebiliriz. Bu dönemde NATO’nun açtığı bireysel müracaatta bulunulan sınavlara katılmıştım. Sınavlarda başarılı sonuç elde ederek NATO’da uluslararası statüde göreve başladım. On yıla yakın Brüksel’de görev yaptım. Proje yöneticiliği, sistem mühendisliği, program yöneticisi olarak yani üst düzey yönetici olarak görev aldım. 2010 yılını sonlarında çocuklarımın Türkiye’de eğitim almasını ve kendi kültürlerine bağlı kalmalarını istediğim için Türkiye’ye döndüm. TEDAŞ yönetim kurulu üyeliğini yaptım. Ticari ve nükleer alanda çalıştıktan sonra yenilenebilir enerji alanına yöneldim yaklaşık altı aydır bu alanda çalışıyorum. Dış ülkelerden de yenilenebilir enerji alanında yatırım yapmak isteyen birçok yatırımcıyla görüşme yapıyoruz. Yenilenebilir enerji bir ayağımız diğer ayağımızda enerji verimliliği bir de yeni teknolojiler üzerine çalışıyoruz.
Hande Uyar: Yani böylece Türkiye’de yenilenebilir enerji için verdiğiniz destekleri de öğrenmiş olduk. Önümüzdeki dönemlerde bu alanda neler yapmayı planlamaktasınız.
Münib KARAKILIÇ:
Eğer fırsatımız olursa özellikle önümüzdeki dönemde Türkiye’de ki yenilebilir enerji kaynakları üzerine ciddi faaliyetler göstermek istiyoruz. Türkiye’de ki yenilenebilir enerji bizim için temiz enerji olmakla birlikle öz kaynağımız olması sebebiyle maddi yönden ciddi bir önem taşıyor. Enerji kaynaklarımızın %72’si dışa bağımlı. Dışa bağımlılığı azaltmak için bizimde kendi kaynaklarımıza yönelmemiz gerekiyor. Özetle hammadde var fakat kullanılan teknoloji ve finansmanlar bakımından dışa bağımlıyız. Dolayısıyla bizim yapmak istediğimiz dışa bağımlılığı en aza indirip yerli kaynaklarını en verimli şekilde %100 kullanabilen teknolojisi kazanılmış ve bizim tarafımızdan sürdürülebilir adresi oluşturulmuş bir yenilenebilir enerji sağlamak. Özellikle finansal alanda çalışmalar yapmak istiyorum. Yabancı finansmanlarla anlaşılma sağlandığında Türkiye açısından pek olumlu bir sonuç alınamıyor.
Hande Uyar: Birçok proje yürütüyorsunuz ve bu projelerde Bor’a ayrı bir önem veriyorsunuz. Bu konuda bilgi verebilir misiniz? Özetle Bor’a karşı neden ayrı bir ilgi eğiliminde bulunuyorsunuz?
Münib KARAKILIÇ:
Türkiye’de ki en önemli kaynaklarımız arasında yer alması Bor’u en ayrı kılan özellik. Dünya rezervlerine bakıldığında Bor %70 oranında Türkiye’de ki kaynaklardan elde ediliyor. Eğer yerli hammaddemiz olan Bor’u doğru kullanamazsak endüstri, ticareti ve sanayiyi Bor‘a göre geliştiremezsek ciddi bir zarara uğramış oluruz. Bizim amacımız Bor’u özellikle ürünlerde kullanımını sağlayacak projeler geliştirmek. Bu projeler aracılığıyla katma değer ile büyük ekonomik gelirler sağlamak. Bize burada düşen asıl görev her alanda kullanılabilen projelerde Bor’dan faydalanabilmek.
Hande Uyar: Yapmış olduğunuz projelerden bahsettiniz, peki yatırımcıya yönelik teşvik edici uygulamalar mevcut mu?
Münib KARAKILIÇ:
Yabancı bir ülkeden gelen yatırımcı Türkiye’de ki kaynaklardan yenilenebilir enerji eldesi sağlamak isterse; rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi gibi enerji türlerinde elde edeceği enerjiyi on yıl süreyle satın alıyoruz. Üretim sürecini yatırımcıya bırakıyoruz. Yani ne zaman üretirse üretsin üretmiş olduğu enerjiyi satın alıyoruz. Bir nevi alım garantisi veriyoruz. Bu bir yatırımcı için kaçırılmayacak bir teşvik uygulaması. Ayrıca yerli donanım kullanması durumunda kullandığı donanımın miktarına göre beş yıl süreyle ekstra destek sağlıyoruz. Bu çok önemli bir finansal göstergedir. Ayrıca güneş enerjisinden yerli yatırım yapmayı düşünen yatırımcılara belli avantajlar sağlamaya çalışıyoruz. Yenilenebilir enerjinin sizin gibi gençler tarafından bilinmesi ve önem görmesi bizim için mutluluk verici bir detay. Teknoloji hiçbir zaman durmaz sürekli devam eder. Sizin de bu teknolojiye göre kendinizi yenilemeniz gerekiyor. Zamanın gerisinde kalmak demek ekonomik ve sosyal olarak geride kalmak demektir.
Röportajı yapanlar: Hande Uyar, Ayhan Batuhan Başdağ, Betül Kaçar, Müjde Aklan.